Köyceğiz Dedikleri
Köyceğiz
Dedikleri küçük bir kasaba Şafaklara uyandı yıllar yılı Aç ile toku iyi ile kötüyü Gözgöze dizdize bir arada tuttu Körpe fidanlar yetiştirdi Asker marşıyla uğurladı Halay tutup horon teptiler Bereketli toprağın ana yurdu Narenciye bahçelerin göz bebeği Kızıl gülleri sarp kayalarda Taşı toprağı bal yapan arıları Portakal çiçeği selvi çamlarda Yağmur gibi sel gibi Tırlar gelir tozlu dumanlı Girmek ister bulvarlarına Başı boş sevdaların Dolaştığı şu köyceğizde Ne senden eser kalsın Ne de benden şimdi Düşüp ölsek bir köşede Faili meçhule sayarlar bizi Ne bir yürek parçalayan olur Nede bir isyan eden Gelde sev sevebilirsen köyceğizi Bakmayın öyle Sürgün söğüt dalı gibi duruşuma Bir zamanlar kavak yelleri eserdi Deli başımda Şimdi yağmur gibi yağsam Sel gibi çoğalsam Kalkıp gitsem yuvarlak çay gibi Bir bilinmeze çıksa yolum Açıp kollarını kucaklasa denizin Sonra boğulsam göletlerinde Süslü bir mezar taşım Olsada olur olmasada Eyy köyceğiz an be an Bir bahar akşamı düşlüyorum Haififten bir yağmur üşüyorum Özlüyorum kendi memleketimi Durup durup kulağım çınlıyor Biri beni mi andı diyorum Bu ne kasafetli bir akşam Hava nemli toprak yeşil Heybem hasretle doldu Dilimde şahlanan bir türkü Ve çocukluğum geliyor aklıma Yağmur yüklü bulutlar gibi Şuramda kronik bir sancı Baş kaldırıyor Ağır mağrur sesim soluğum Boğazımda boğum boğum İnci gibi dizili Unuttuğum aşkın silik yüzü Verilmiş tutulmayan sözü Ey Tanrıların kraliçesi Deli sevdam elbet bir gün Yağmurlu karlı sularla aklanır Dünyanın kirlenmiş cömert yüzü |