Zikzak
Zikzak
bir ahengin çelimiydi yüzünde ki, gördüm yıllarımı tek tek koparan takvim dedi ki yüreğine sürme çekmiş atlar gibi dolugizgin ya da maviye sığınmış adamlar gibi durgun ama susamış gibi aşka tutun... ellerimin çarpım tablosu olduğu yıllardan geliyorum sağ yanımda bölük pörçük bir hayat solumda sade bir dal gül bekletilmiş yapraklar biriktirirken her bahar çenemin sakalla tanıştığı yıllardan geliyorum gözlerim sonbahar seni onlarla boyuyorum... döküldükçe yapraklar esmerdi ağaçlarımın gövdesi ve ben ateşe düşmüş kar gibi sen... şehrin en mavi yeri susadığımı bilir gibi aşka utanman başka, dişlerin başka sevdiğini değişmezken her yazar dizimin titreğini gizleyip yürüyorum ellerin ilkbahar beni onlarla yoruyorsun ritmi bozuk adamım ben, görmüyorsun yeşerdikçe yapraklar hala esmer ağaçlarımın gövdesi ve ben tutunuyorum kimse yokmuş gibi başka.... bir çelimin ahengiydi dilinde ki, duydum zaman törpülenmiş dudaklarını gezdirirken yanağımda saçlarında ki seyrekleşme tamamen genetik, diyordu ya da dişler gibi gerdanımı apansız alışmış gibi aşka sığın ruhumun misket çukuru olduğu yıllardan geliyorum dolduğu gün boşaltamadığımdan yorgunluğum yüzüne sevdalı bir pervane gibiyken resmim mumun eriyiğini eşelediğim yıllardan geliyorum sözlerim ayaz isminin altına saklanmışlığımı yazan ve beni bırakan uluorta meydanlarda unutuldukça ağaçlar yaz geldiğinde ödevi, diktiğini sulamak olan esmer bir çocuk yüzüyüm hala sevdalandıkça kızarıyorum suçlu yokmuş gibi başka ve sen.. bildiğim tüm efsaneleri unutturan yüzünle, en masum sevdanın çekerek küreklerini alnının terine coşkuyla tutkun prangalarıma tümüyle hakim nadir sakin ama öyle tatlısın ki esmerim aşkım ben yine tuhaf şekilde çıkagelen haz ile acayip zor bulunan vaz ile bu sakar mı sakar naz ile ölümden ötelerde bir yerde adım gibi söz ile.. Seni Seviyorum.... Ali Aydoğdu |
saygımla hep şair