BATIRMALI GÜNLER
Sosyal medya alanlarında sayısız gün dilekleri görmüşüzdür ama ‘’ Batırmalı günler’’ dileğinde bulunanı görmemişsinizdir.
Aş mı eriyorum ne dersiniz durup dururken içimden böyle bir dilek geldi. Batırma yandaşları, paydaşları dostlar, daha önceki yazılarımda Batırma ya da batırık isminin nasıl oluşmuş olabileceği hakkında bilimsel bir veriye dayanmadan sadece kendi kişisel yoruma dayalı bir yazı paylaşmıştım. Bugün ‘’Batırma’’ şiirime gelen bir yorum dikkatimi çekti. Yorumlarımı destekler nitelikteydi. Özet olarak yemeklerin var oluş şekli malzemeyi tanımayla, kullanmayı öğrenmeyle zaman içerisinde gelişerek günümüze kadar gelmiştir. Göçebe kültürün en yaygın kullandığı ve tanıdığı tahıl ürünlerinin başında bulgur ve un olmuştur. Taşımasının kolaylığı, saklanmasının uzun ömürlü oluşu, her iklimde yetiştirilebilir oluşu. Bu temel iki ürün dünden bugüne tüketimde birinci sırada, yemek kültüründe birinci sırada yer almıştır. Bu ürünlerin azlığı çokluğu zaman zaman farklı yemeklerin oluşmasına yol açmıştır. Tarihi bir olay Kazancı Kasabası’na Adana Ceyhan’dan göç eden Keyvanlar sülalesi göç esnası Silifke’de mola verirler. Yolda yemek yapmak için var olan malzemelerine el göz atarlar ellerinde var olan tuluğun dibinde bir okka pekmez, ekmek bohçasının dibinde kalan ekmek kırıntısı. Pekmezi kaynatırlar yeme esnasında ailenin ileri geleni ‘’Tam kervan helvası olmuş.’’ der. Yemeğin tekrarı köye yerleşince devam ettirilir. Yemeğin ismi söyleyiş değişikliği göstererek uzun yıllar Keyvan helvası olarak anılır. Yemeklerin adlandırılışına gelince kimi yemekler yöresine göre adlandırılır Urfa Kebabından İnegöl köftesine kadar olduğu gibi. Yemeğin ustasına göre adlandırılır. Şekline göre adlandırılır kadınbudu, dilberdudağı gibi… Malzemesine göre adlandırılır patlıcan kebap, biber dolma gibi… Malzeme- malzeme şekil ilişkisine göre adlandırılır çöp şiş, sac kebap Pişirme aracına göre adlandırılır fırın kebap, fırın tepsi, külbastı, közde patlıcan gibi. Gelelim batırmaya, Batırmayı lahana yaprağında yapıldığını eski nesil ile şu an yaşayan yaşlı nesil çok çok iyi bilir. Malzemenin yokluğunun yol açtığı bir eylem. Bu alışkanlık kap olduğu zaman da devam ettirilmiştir. Ateşin yokluğu, suyun kaza ile bulgura dökülmesi, bulgurun suda yenecek aşamaya gelişinin gözlenmesi ya da azalan bir pilavın çoğaltılması amaçlı sulandırılması daha olmadı birinin merakı becerisi sonucu batırma keşfedilmiş. Adlandırma aşamasında yukurda saydığım maddelerin hiç biri yok. Var olan yapılan eylem, yemeğin yapılış şekli, batırma. Neyi? Bulguru suya batırma ya da batırmak eyleminden batırık , konmak eyleminden konuk olduğu gibi. Bugünkü aldığım mesaj ‘’ Yatırılmış’’ neyin yatırılmışı tabii ki bulgurun. Gelelim batırmanın sahibine, Batırmanın olmazsa olmazı cevizdir. Yer fıstığının aynı tadı vermediğini yiyenler bilir. Küncü ile kendirin tadını unuttuk. Ermenek ve yöresi tarihsel süreç ele alındığında çevre il ve ilçeler cevizle Ermenek’ten yüz yıllar sonra tanışmıştır. Son yıllar batırmayı sahiplenenler çoğalsa da ilk sahibinin Ermenek olduğunu kabul etmek zorundadır. Maraş dondurmasını Türkiye’de nere de olursa olsun aslına uygun Maraş’ın ya da Maraşlı ustaların yaptığını kimse nasıl iddia edemezse Batırmayı da hiçbir yöre Ermenekliler kadar yapamaz. Yine yurt genelinde Ermenek yöresinden şu ve ya bu nedenle kopan insanların unutamadığı tek tadın, özlemin batırma olduğuna tanık oldum. Göbekten bağı olmayanların belki de ilk unuttukları tat batırmadır. Batırmalı günler dileğim olsun. İbrahim ŞAHİN Bulgur sözcüğü ile doğal süreç gözetilerek ince bulgur kastedilmiştir. |