mor göklerden ise bulanmış karlar yağardı ince ayaklı bir alaca karacasının iri gözlerine postallarımı çağrışımsız taşkınlarda unuttuğum vakitlerde başıma yağmurlar yağardı buz gibi
mahcup ve ürkekti bakışlarım ürkütülmüştü cesaretim kısık ve gündem dışıydı sesim gelen mahşeri tufanın karşısında sancıyan bir haberdim gök çiğneyip toprak tüküren
üstünde durduğum zemin ölesiye çölleşirken nasıl da çırpınırdı delişmenliğim bir ağaç gölgesinde ey zamandan boşalıp vurgun yüreğimi kanlı bıçaklı eyleyen can adı ve şanı dünyalara bedel can her şey sen varsın diye
som bir tebessümdü yüzünden bahar yelleri gibi esip gelen bakışlarından kopup gelen şah inciler yüklü yağmur donanmalarıydı gelişin uzaktır diye yağız bir geceydi devran alevlerin diliyle yalayıp geçen rüzgardı
hasret denizinde sevgi korsanları kalyonları basınca nice haslet telefti aşk sadağının kavruk okları saplanırdı yüreğimin can damarına ben biraz yanık artığı is kokulu
ey can ey baş tacı ey gönül fermanı sen bu diyardan göçeli beni köleler kervanına katıp hüzün pazarında sattılar şimdi kan ve göz yaşıdır akçelerim
sen aslında hiç gitmedin beni ateş olup sarıp sarmaladın rüyalarımda gördüğüm sendin her gece hülyalarımı süsleyen sendin her gündüz cehil bir karanlığa büründü sema gözler yalın duyguların çıplak aynası simanın tecellisi tensel baygınlıkların sebebi
benim ahım benim feryadım beni ateşlere götürdü beni göçebeler götürdü ufkun ötelerinde sen varsın diye ak saçlı zamanlara kök saldı heyecanım şafak soluyan sabahlardan kızıl hasretlerdir damlayan
yeni doğan güneşin alnından karanlık vadilere düşen sendin parıltılarının arasından fecirdi güllenen akçıl umutlarımdı gökçe ilhamına duçardı kara sevdalı gönül o karabulutlara sarınmış mecnun bendim
teri çöl kokan leyla sen sükun örtüsüyle gecelerce perdeleyip seher doruklarına yaslanan aşkın çölüne itilen bu mecnundu
şimdi sen neredesin nerede sevgiyle tutuşan can nerede benim gün ışığını kıskandıran yıldızım nerede mehtaplı gecelerde yaldız cıvıltıları nerede içinde ki parıltıları nerede sevdalı pırpırlarıyla gökyüzünü parlatan kehkeşan
tan vakitlerinde başım üstünde kadifeden göğün nazarını yansılayıp birden beliren yıldız göçleri nerede elan içi kof kütükler gibi çatırdayıp yere serilen hayallerim derbeder
öğle vaktinin ışık püskürtüsünde en zorlu uçmaların kanatlarını takınan kendi içinden aydınlanan ne güzel göğüm vardı sonsuz bir mecraya giden yolda kısa bir süre dinlendiğim ağaç gölgelerim vardı
sineden buharlaşan buğulu nefeslerdi seher vaktine dağ doruklarına uğuldayan vadilere bürüyen geceye ağaran sabaha koşarken kıvılcım saçan atlara zikir ve dua serinliğinde muştu damlatanımız vardı
öylesine büyülü sözler sunulurdu toprağın toz dumanına batmışlara hanemiz birbirlerine kenetlenir en kutsi duygular emsalsiz elmaslar gibi ışıldardı seninle
şimdi nerdesin yokluğunda yalnızlığa büründü koca kent gurubun en tenha yerinde akşam esinleri gelişinin müjdesi olsun bekliyorum
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yürek yarası şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Yürek yarası şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Çok güzeldi,çok acıklıydı, öğüt sevgi ve özlem vardı, O güzel yüreğine sağlık Üstadım , ders vericiydi,akıcı anlamlı düşündürücüydü kutluyorum Dualarımla selamlarıml her daim. Bu yoruma 1 cevap yazılmış.
Sonsuz selam ve dua ile.
Allah'a emanet olun.