BİR SÜRGÜNÜN ANATOMİSİ
ANTEPİN ÖĞRETTİKLERİ
Gaziantep sürgünü Bana hayatın bütün çıplaklığını gösterdi. Dost kim düşman kim bunu çok net gördüm. Kimlik sahibi olmanın ve kimliksizliğin ne demek olduğunu bu dönemde müşahede ettim.. Hayatımda neleri boş bıraktığımı nelere haddinden fazla değer verdiğimi derin bir teessürle öğrendim. Hatta belki olayın sıcaklığı geçer de bunları unuturum diye hepsini kayıt altına aldım...(Adaletin Mahrem Koridorları isimli kitabım için saklıyorum) İki senelik Antep gazabında karşımda üç grup insan gördüm: Birincisi bu sürgünden keyif alanlar, İkincisi bu sürgünü yani yaşadıklarımı hiç umursamayanlar. Üçüncüsü bu sürgünden dolayı bana yardımcı olmaya çalışanlar. Bu dönemde hepsini tanıdım ve müşahede ettim... İşin en ilginç yanı Bana yardımcı olmaya çalışanların çok büyük çoğunluğu yargı camiasından değildi. Oysaki ben ömrümü burada harcamıştım. Bu tarihten sonra hayatımda çok radikal kararlar aldım.. İnşallah bunları kitapta okuma fırsatı bulacaksınız. Bir devrin bir camianın ve bir ömrün muhasebesini yaptım... Zira kula vefası olmayanın Allah’a vefası olmazdı Bu tarihten sonra teşkilattan uzaklaşmaya başladım. Hani derler ya evinizden eski bir eşya çıkarmazsanız yeni bir eşyayı sığdıramazsınız. Hayatımdan bir takım insanları çıkarınca dost haneme yeni Yeni insanlar almaya başladım.. Bu alemden uzaklaştıktan sonra fark ettim ki başka alemler, renkli ve keyifli insanlar daha değerli dostluklar varmış. Onlara daha yakın olmak istedim onları tanıdım. Onlarla ufkumu ve hayatımı zenginleştirdim.. Vefanın dostluğun güzelliğin ve paylaşmanın ne olduğunu gördüm.. yeni kulüpler yeni organizasyonlar kurdum. Şayet Antep’i yaşamamış olsaydım kalan ömrümü de önceki gibi heba edip gidecektim. Ömrümün sonunda göreceğim hakikatleri ömrümün ortasında gösterdiği için Rabbim e minnettarım.. Sonuç olarak şunu müşahede ettim Allah sizden bir nimeti alıyorsa bilin ki daha iyisini verecektir... Mnk |