AŞK HEP 18 YAŞINDADIR
ASK, HEP 18 YAŞINDADIR
Maşuk isterse 90 yaşına gelsin aşığın gözünde 18’liktir. Ankara hukuk fakültesine başladığım günlerde elime bir şiir geçti şiir aynen şöyle : Açma pencereni Perdeleri çek Mona Roza seni görmemeliyim Bir bakışın ölmem için yetecek Anla mona Roza Ben bir deliyim Acma pencereni Perdeleri çek Şairin ismini araştırdım Sezai Karakoç çıktı. Sezai karakoç’un şiirlerini ve kitaplarını okumuştum ama bu şiiri ilk kez fakülte yıllarında görüyordum Çünkü kendisi bu şiiri kabullenmemişti o yıllarda. Sonra Mona Roza şiirinin tüm bölümlerine ulaştım dehşet bir şiirle karşı karşıya kaldığımı gördüm. "Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara Sana doğru uzanan çaresiz ellerimi Sırrımı söylüyorum vefakar balıklara Yalnız onlar tutacak bu dünyada yerimi." Bunlar basit ve sıradan bir aşkın dizeleri olamazdı. Bunlar dünyanın bütün alevlerinden geçmiş ve bu susuzluğunu gidermek için bütün okyanuslarını içmiş bir kalbin serzenişi olabilirdi ancak. Çünkü gerçek aşkın hedefi beden değil ruhtur. Binlerce insanın görüp aşık olmadığı birine neden bir kişi aşık olur Çünkü ruhları aynı frekanstadır aynı enerji kaynağından beslenirler de ondan. Peki diğeri neden ona aşık olmaz. İşte bu kaderin bir muamması. Bir insan 90 yıllık ömrünü sizin aşkınız uğruna harcar tüm şiirlerini tüm kitaplarını size yazar da bu sizin kalbinize bu tesir etmiyorsa burada ancak kaderin imtihanından söz edebiliriz. Şiiri yüzlerce belki binlerce kez okudum ve her okuyuşta şairin ne yaşadığını hissetmeye ve anlamaya çalıştım. Bu dizelere karşı bir kalbin kayıtsızlığının sırrını çözmeye çalıştım. Sanki Ankara siyasal bilgiler fakültesinin duvarlarında bu aşkın yankılarını hissedebiliyor ve yaşanan bu acının büyüklüğünü görebiliyordum. Leylasını Ankara sbf’nin koridorlarında kaybetmiş bir mecnun’un duygularıydı bunlar. Gerçek aşıklar bedene değil ruha aşık olur. Yunus Emre diyor ki ölen hayvan(beden )imiş aşıklar ölmez. İnsan sevdiğini 90 yaşında da görse ona ruh penceresinden bakarak onu gördüğü için maşukun 18’lik hali ne ise aynen ona aşıktır. Zira aşkta zaman durur. İnsanın çarpıldığı andaki bedeninde hangi duygular hakimse yıllar geçse aynı duygular orada hakimdir. Şair bir şiirinde şöyle söylüyor "Kırgın kırgın bakma yüzüme roza Henüz dinlemedin benden türküler Benim aşkım uymaz öyle her saza En güzel şarkıyı bir kurşun söyler" Her insanın kalbini delip geçen bu mısralar maalesef tek bir kişinin kalbine işlemedi. Bir kişiye tesir etmedi. Bir kişiye dokunmadı. Kaderin imtihanı bu olsa gerek. Kaderin cilvesi bu olsa gerek Belki de yaradan böyle güzel şiirleri bize ikram etmek için bu platonik aşkı yaşattı. Ama böyle bir aşkı Allah hiç kimseye yaşatmasın Çünkü şairin ne yaşadığını ancak kendisi bilir. Hangi gecelerin cehennem azabına denk olduğunu hangi akşamların ruhunu kırbaçladığını, hangi atmosferin ruhunu bir silindir gibi ezip geçtiğini, hangi nefeslerin boğucu hangi gecelerin kasvetli hangi şarkının vücuda dar geldiğini ancak o bilir. Biz sadece 3. Bir gözle hissedebiliriz. Aşkına sadık kalmak için evlenmemek ve çocuk sahibi olmamak Her yiğidin harcı mıdır? Belki yapacağı hiçbir evliliğin onu tatmin etmeyeceğini bildiğinden. Belki kalbinde sakladığı o hazinevari aşkı hazine olarak kalmasını istediği belki de o rabbine bir söz verdiği için bir yuva kurmamış olabilir. İnsan en sevdiğini kaybetse 40 gün yas tutar 41 gün hayatına devam eder ama bir aşk düşünün 70 yıl devam etmiş ve ateşi zerre kadar sönmemiş ve 90 yaşındaki sevdiğini görmek için onun yaşadığı sokaklarda yürür ve ölmeden önce bir kez olsun göz göze gelmek ister. Bu hiçbir su katılmamış katıksız gerçek bir aşktır. Bu bir imtihandır. Belki de imtihanların en ağırıdır. O bir kaderinin imtihanıdır ve şair şiirinde henüz dinlemedin benden türküler. En güzel şarkıyı bir kurşun söyler diyor. Aslında ölümün sıcak nefesini ensesinde hissetmiş bir duygunun itirafıdır bu dizeler. intiharı göze almış bir yüreğin feryadıdır. Ancak taşıdığı iman ve Allah korkusu nedeniyle bunu yapamadığını anlıyoruz. Sağlığında üstadla tanışma imkanı bulduğum için kendimi bahtiyar hissediyorum Sözlerimizi Yavuz Sultan Selim’in Bir dizisiyle bitiriyoruz.: Şirler pençe-i kahrımda olurken lerzan Beni bir gözleri ahuya zebun etti felek. Ustada Allahtan rahmet tüm aşıklara vuslat diliyoruz |