ACILARIM KAÇ BİN YAŞINDA
Kimbilir acılarım kaç bin yaşında
Ölesiye ihtiyar ölesiye çocuk Baldırı çıplak bir düş tutar elimden Kanar yüreğim kırk bin yerinden Kaç ömür bıraktım kör zİndanlarda Kaç ölüm sabaha karşı baş ucumda Sesimden avazımı çaldılar benim Ne çok canlar gördüm darağacında Ve zaman silerken beyaz günleri Karanlıklarda ard arda telaşlı vakitler Geceye bir intihar gibi düşerdi yüreğimiz Tereddütsüz bölüşürdük yasak bir ıslığı Çaya banardık zulada kalmış bir parça umudu Uzardı geceler, rüzgâr okşardı saçlarımızı Sabaha gün aydın derdi nemli gözlerimiz Kimbilir acılarım kaç bin yaşında Ölesiye tutuklu ölesiye özgür Tırnaklarım koptu düştü avucuma Kimseler duymadı dil lal kulak sağır İnsafsız bir linçti payladı beni Perdeler örtülmüş kapı kilitli İşte tam burada vurdular beni Ne duyan oldu lan ne gören beni Yıllarca taşıdık sırtımızda, memleket türküsünü Her mısrada çocuk olduk, yüreği telaş içinde Denize giden akarsuya selamlar dökerdik Dişlerimizden kan damlardı çatlamış dudağımıza Vuslata küsmüş bir romandık hiç bitmeyen Kızların dillerinde zılgıt olduk, al yazmasında oya Kartal olduk gökyüzünde, bulutlara dost olduk Aydın ve özgür yarınlara fidan fidan bedel olduk BEŞİR ÇİTAK |