GÜLÊ
Bir rüzgar esti, dağ kokusu savruldu yüzüme
Acemice gelmiş, çiçek açmayı unutmuş bir bahar Ve korkak bir zamana haps olmuş saatler Sen düşersin aklıma sen, gönlümün davetsiz misafiri Kızıl saçlı bir hasret dem tutar gözlerimde Firariyim aman vermez, bildiğim tüm yollar tutuklu Gece olur ateş yakarım, alevi parıldar alnımda Birden büyür yanlızlığım, birden bire üşürüm Hasretin buz kesmiş bir ceset gibi çırılçıplak Uzanıp kıvrılır koynuma, sessiz sessiz ağlarım GÜLÊ Bir uçurum çiçeğine uzanır ellerim, ürkek ve nazlı Dağ yamacına yaslanırım, gözlerimde uzak düşler Bir kaç damla yaş süzülür yanaklarıma usulca Kulaklarımda ezgisini kaybetmiş bir türkü Ve şairini öldürmüş şiir gibi gaddar bir özlem İşte şuramda, tamda göğsümün ortasında Elleri kan içinde, gözleri bıçak gibi keskin Haince vurur yüreğimi, en masum yerinden Gözlerimde gömülen, mezarlık dolusu umut var Hasretinle tutuşarak, alev alev yanarım GÜLÊ Hangi yana baksam, bitmek bilmeyen bir yanlızlık Hangi yana dönsem, yüzüme vurulan kimsesizlik Bilsen ki ne yangınlar, ne cehennemler yaşadım Kısacık bir ömrün, en uzun çaresizliğini gördüm Vuruldum, kanadım, ölümlerden döndüm Bir umut için, bin parçaya böldüm yüreğimi Seni düşünürüm, gecenin saçlarını okşarken Ve sabahı selamlarken bir çocuk bakışıyla Yorgun bir savaşçı gibiyim, kavgaya gücüm yok Sensizlik vurur beni, azar azar ölürüm GÜLÊ Beşir Çitak |
Sesinize ve dahi yüreğinize sağlık...