Ölü duvarlar
Güneş baharla gelip yüzümü okşadığında,
Kalbim, sevgi kırıntısı bulup; Kaldırdığında toz taneleri müzesine, Dudaklarım kavuşunca, bin yıllık kuraklığı bırakıp, ıslaklığa, Ölmek istiyorum fısıltıyla, Hayallerin kaşıntısıyla. Yeşerince karanlığımdan umut tohumları bir bir, Dokununca usulca koluma melekler, Cennetten inip, Olunca berbat hayatım, pasparlak bir şiir, Ölmek istiyorum mutlu bir şarkıyla, Geçmişi şakıyarak. Durunca zaman, bomboş avuçlarımın içinde, Gülünce en çirkin kayalar bile tatlı bir tebessümle, Aşınca kocaman, süt gibi bir ay, her şeyin üstünden, Ölmek istiyorum manasızlıkla, Bir böceğin kıvranışıyla. Dökülünce en zarif kelimeler, en tutuk ağızlardan, Sevilince insanlar karşılıksız, duygularla, Bir tane bile yalnız, kalmayınca en kesif kuytularda, Harikalar diyarı rüyalara esir olunca uykular, Ölmek istiyorum kâbuslarla, Yaslanıp ağladığım duvarlarla. |