BAKMAYIN
Öyle sessiz sakin duruşuma bakmayın benim,
Buzul tutmuş kutuplara yüreğimi gömdüm ben … Sesimdeki naifliğe tatlılığa aldırmayın Haykırışlarım, kaplan nidası ile gürler Acılar benliğimde en yıkıcı depremlere tutulur… Öyle diyorum öyle Öyle sessiz sakin duruşuma bakmayın benim. Benim; Bağrıma alevden kızıla dönen ok saplanır. Yüzüm; özünde yanan lavlar fışkırtır… Gözüm; ateş yakar her bir yerinden yaralar içinden sessizlik çığlıklarım. İşte öyle diyorum öyle Öyle sessiz sakin duruşuma bakmayın benim. Bir aşk masalının başrol oynamış oyuncusuyum… Senaryosu kötü; dipsiz bir kuyunun karanlık bakışlarında umudun adını iğne ile kazan biriyim Öyle işte; ne aman çırasından buzullarda yanmaya ne de dipsiz nehirlerde boğulmuş bedenim,zamana esaret olmuş karanlığın sabah tanına yenik düşmüş yüreğime bakmayın… Öyle kaçar ki gözlerim Asırları en yakın anında bulmuş göz pınarlarımı karma karışık güneşin parlaklığında saklıyorum. Öyle sessiz sakin duruşuma bakmayın benim… Bin çakalın içinde bir zavallı sincap masumluğunun en derin izleri var bende Kaç kez, kaç yerinden,kaç darbe ile devrilmişliğe tebessüm eden duruşum Öyle sessiz sakin duruşuma bakmayın benim. |