KARMAŞIK DUYGULAR
İçimden huruç eden bir sevda telâşı var
Sanki Lisan–i hal ile dağları deliyor Ölüm bir iftirak mı: Kilitlenmiş kapılar İçimdeki duygular ardın sıra geliyor. Gözler, yüze bürünmüş, ayna içinde esir, O belki benim! ıssız çöllerde yorgun kalan Her tarafım karışık her ân’ım med ve cezir; Bir ikindi gölgesi gibi uzarken zaman. Arzular raks eder, her tarafımız cehennem Gölgeme ters düşüyor kafamdaki suretler, Al beni bu çıkmazdan kurtar beni ey annem, Ne huzur kaldı gönüllerde ne de siretler. Bir sırr-ı muamma gibi, çölde üşüten Sen Hüküm giymiş mahkum gibi esir oldum Sana, Hâkim–i Mutlak, hücreme ışık düşüren Sen Demir kafesler ardında aşık oldum Sana Karanlık geceye döndü, aydınlık gündüzüm Yüzümde yılların izi, karmaşık duygular Aşkların yangınıyla aydınlanır gökyüzüm, Ne gördüyse onu sunar etrafa aynalar. Yitik hayâl gibidir, hayat denen saltanat, Yönelmişim rahmetine, acziyetim büyük Ders aldım rahlesinde mutasarrıf bir sanat, Sırtımda kambur gibi yılların verdiği yük. Zakkumdan ilaçlarla, bîçâre geldim Sana Libasım bembeyaz , sabun köpüğü bir küre Otursam hiç kalkamam hicranla geldim Sana Bir sonsuzluk bestesidir, elimdeki mefkûre. Hatt-ı hududum kalmadı, hal-ü kâl dört yanım, Tecellîler sır olmuş, simgelerin adı var, Muzdarib, duygularla kuşatılmış her anım, Tevhit perdesi altında, kalırken taş duvar. Ne yıldızlarda bir ışık, ne ayda tatlılık, Tutuşmuş kandilim, kapımı çalmıyor bahar Yorgun kalan ruhuma demir atmış farklılık İğne gibi batan, gaybın sırrını fısıldar. Uzaktan tel örgüleri aşıp, geldim Sana Bir dilenci gibi heybem boş; nusret Senindir, Yalancı fecirlerden, kurtulup geldim Sana Affa sebep nedir, yön senin, himmet Senindir. ...andelip... |