İncelikli-ansızın yakmışsam ak topuğunu bağışla güneş olup sevdim seni kum tanesi gibi ayağının altında- ..... ... sevdası da şu kıyı mahalle haneleri gibiydi gece konuverdi gönlüne kuşları kıskandırdı hem bilmezsiniz nasıl bir kanat çırpıştı o iki dut ağacı arasında bir çingene salıncağı gibi öyle özgür öyle konmuş gece gece herşey geçiyordu içinden salıncağın gönlü bir oba şenlikli dertler duman duman cemâli de celâli de şifa işte, meselesi vardı kırılgan nar gibi açıyordu tüm ışıklarını tanelerin, yüzüne kapanan kapıları içine attığı sevdaydı şişiren. besmelesiz geçmedi ki hiçbir kapı eşiğini üzümdü aşkı muhabbetle cibreliğe dellenen başı ağrıyan bir gül gibi dikenine sığınırdı da hangi kokuyla özlediğini bilemezdi, ak gülün sofiliği kara gülün onuruna dolaşır iki belik misali mağrur gelincikler su olur akardı ve gıdıklanırdı Ferhat ın dağları dağ ve su aynı hikayeyi örtünür iki terli avuç gibi uzaklaşırdı birbirinden küçük bir mine çiçeği sebebi olabilirdi -bir savaşın veyahut sevişin İkisinde de hüznün yıllıksı otları bilmem kaç milyon kez minnacıktı ve büyürdü bilinsin istedi. yorulmasın diye sevdası, aralıklı dizelerle es verdi ve köhne bir çekmecede çürüdü gönlü bir teksir kâğıdında küçük bir kalemle koca bir sevda yazdı dilinin unutkanlığına sığınıp sustu mesele ayrılmaktı sığırcık kuşlarından, özgürce vurulmak belki bir seher vakti onun için teninde ince bir ürpertiden ibaret kalacaktı kasvetli imkânsızlıklar alıp götürecekti o salıncağı bulunur muydu peki iki dut ağacı kaf dağından önce tüm dünyayı sevse bile...bb |
Hem bahçesiz kaldım,
Hem dut suz…
Olsun…
Yüreğine sağlık