Yakamda Yoksul Bir İmbat Hayat
Kırık parçaları yapıştırmıyor gözyaşı
Dilde hüzünlerin pastilleri erimedikçe Hep aynı köşeleri sunuyor insana hayat Dönenler mutlu, düşenlerin göğsünde kanıyor fıtrat Hangi zarı atsam gökyüzüne hışımla Yapışıyor yakama yoksul bir imbat Yetmiyor sözler aldanışı anlatmaya asırlardır Yaşamak denilen şey bu kalabalık coğrafyada Bir an kendinle baş başa kalmak… Tutunup bir mumun alevine gitmek vakti şimdi uzaklara Yakalanmadan hain tuzaklara Hissetmek alevde acıyı Yudumlamak varsıl düşlerde sancıyı Ve gömerek toprağa aldanışları, yalanları Gitmek vaktidir şimdi ummanın tam içine Karışmak sevinin en derinine Ve sarılmak kutsal değerlere bir sevgili dirayetiyle… Uzanıp bir çardağa şimdi çağırsam yaşam sakilerini Uzatarak göklere aşkın kadehini Ayırsam göz ucuyla acıları Süzsem hayata dair sancıları Ve yutsam iksir gibi tüm haksızlıkları İpe çeksem bir kalemde Çıyanları, piyonları, puştları Ve engerek gülüşlü yalakaları Kazsam adaletin derin çukurunu Doldursam içine umudu ve mutluluğu Yıksam haksızlığın iğreti saraylarını Gül olsa bütün gülüşler Hülyayla sarılsa gönüller Ve sevgiye dönse artık tüm küreler... Selahattin YETGİN |