O MASADAN BU MASAYAGünler devrilip gidiyor birbiri ardına. Seçim yaklaşırken çok iyi bildiğimiz bir sözcük çok kullanılır oldu dilimizde. O sözcük "masa". Seçimde, bugünkü iktidarın karşısına çıkan "altılı masa". Ben bu seçimi "masa" ile "kasa"nın yani tüm gücü elinde bulunduranların yarışı olarak düşünüyorum. İşte böyle "masa masa..."derken benim de "masa" üzerine bir şeyler yazmak geldi aklıma. Ondan bundan söz ederken saçmaladıysam affola. ******* Edip Cansever, şiirimizin büyük şairi “Masa da Masaymış Ha!” Onun, sevdiğim, defalarca okuduğum en güzel şiiri Neler neler anlatıyor bu şiirde şiirin ustası Görseniz neleri koyuyor o masaya Ben de baktım bilgisayar masama Bırakın kalfalığı, çırağı bile olamasam da “Bu masaya neler koyuyorum?” diye Özendim o büyük ozana *** Bilirsiniz çoğunuz o şiiri Adamın karşısında bir masa Geçip oturuyor onun karşısına O anda neler geliyorsa aklına Habire dolduruyor masaya Anahtarlarını, çiçekleri, sütünü, yumurtasını Bisiklet, çıkrık sesini, pencereden sızan güneş ışığını Ekmeğin, havanın yumuşaklığını Hayatta neler yapmak istediğini Kimi sevip kimi sevmediğini Üç kere üçün ettiği dokuzu Uzanıp koyuyor masaya sonsuzu İçtiği biranın bardağa dökülüşünü Uykusunu, uyanıklığını; açlığını, tokluğunu Hepini dolduruyor masaya Bana mısın demiyor bu kadar yüke masa Biri iki sallanıp duruyor Adam ne gelirse aklına habire koyuyor Edip Cansever’in şiirini buraya olduğu gibi almadan şiirde anlatılanları kendi kurduğum dizelerle yazmaya çalıştım. Bu güzel şiiri okumak isteyenler kolaylıkla bulup tadına varabilirler. *** Bir masa da benim var. Fotoğrafta görüyorsunuz. Bakın ben bu küçük bilgisayar masasına neler koymuşum, neleri masama yaklaştırmamışım: Öyle büyük değil benim masam Durur odamın köşesinde hiç kıpırdamadan Çok yük taşımaz üzerinde Üstte bilgisayarım, alt gözlerde kağıt kalem Yazılarımı yazarım bu masada Sabahın ilk ışıkları daha ortaya çıkmadan Yaşadıklarım, duygularım, düşüncelerim vardır o yazılarda Köyümü, çocukluğumu, arkadaşlarımı Güncel olaylara bakışımı, bana anlatılanları yazarım Çocuklukta, gençlikte yaşadıklarımızı Şimdiki gençlere, çocuklara aktarmaya çalışırım Çizdiğim kara kalem portreler Kağıt üzerinde değişik değişik güzel yüzler Kimin çizilmişse portresi Bana en büyük armağandır onun sevinci, teşekkür etmesi Yalanı dolanı Çalıp çırpmayı koymam masama Varsa alıntı, belirtirim yazanını, alırım tırnak içine Umarım gün gelir anlatırım bu masada O güya“İnce” ama "fırdöndü" adamın ve peşindekilerin ne yapmak istediklerini Ülkeyi çıkmaza sokanların yeni koltuk değneğini Senin geçmişteki mitinglerinde nasıl da düşmüştük peşine O zaman sana gönül bağlayanlar Şimdi lanet edecek sana ve ihanetine Gençlerle buluşmanı seyrettim bir salonda Seni yerin dibine soktular, terlettiler sordukları sorularla Bilmem, içine düştüğün durumdan biraz utanır mısın Yoksa seni alkışlayanların ekmeğine yağ çalar mısın *** Her zaman söylüyorum Ne yazar ne ressam ne de şairim Bu bir alçakgönüllülük değil gerçeğin anlatımıdır Yazdıklarım, çizdiklerim Bir emekli için, emek verilen tatlı birer uğraşıdır İşte bu masa da benim yakın arkadaşım Daha neler neler var ona anlatamadıklarım Gün olur, bahar gelir "İnce"leri değil Vefalı, dürüst, ülkeyi düzlüğe çıkaran insanları Bu masada mutlulukla yazarım ......................................................... Numan Kurt 19 Nisan 2023 |
'ince' ye ince ince dokundurmuşsunuz.
Ne güzel.
Anlar mı?
Sanmıyorum.
Onun gönü kalın.
İnsanlığı nüfus sayılarında adam diye kaydedilmiş olmaktan ibaret.
Saygılarımla...