Manâsız tını
Zindanlarımda zamanın kancası kemiklere tutunmuş,
Ellerim eskiyor, Saçlarım rengini terk ediyor giderek, Çürümenin baş yapıtıyım, Gözlerim titriyor buğulu birkaç anıya, Voltalarım da bitmiyor. Küflü bir sandığım tahtakurulu, Her şeyden uzak, duvarlara yakın, gururlu, Sandığın içinde iki büklüm bir çoçuğum; Kulaklarından eksik tatlı, sevecen, şefkatli sözler, Kucaklayıştan yoksun çelimsiz kolları, Okşayıştan bihaber eğilmiş başı. Yakasında fukaralık, gayrısını bilmez zaten, Hayalleri karanlık, umut manasız bir tını, Rüyası olurdu belki yaşasa, dünyası olsa, Göz bebekleri yok, Göz bebekleri kocaman adam olmuş, Soğuk yataklardan, Solgun çarşaflardan, Sararmış kitaplardan ötürü, Acizlik, yoksunluk yüceliği, Cüceliği dev gibi bir adam, Koyu bir renklilik söz konusu. Çoçuklukmuş, adamlıkmış, insanlıkmış, Burada mahpusluktu eğrisi doğrusu. |