YAĞMUR OKŞADI SAÇLARIMI ANNE
12 Eylül nelere hatıra olmadı ki;
Ve işte senin ölümünde acı bir hatıra oldu anne! Bir telefon sesi duyurdu bu dünyadan ayrıldığını, İnsanlar harman yerine toplanır gibi toplanmış, Kapımızın önünde “ölmüş” diyorlarmış hep, Harman yerine esen rüzgâr gibi, Kadınlardan figanlar esmiş. * Ben sadece sana ulaşmak istiyordum, Yollar bitmiyordu anne! Bir köy dolmuşu üzerinde, Bir tabut içinde karşılaştım gecenin bir dünü, Görmemiştim henüz soğuk yüzünü, Bir ceset torbasında olduğunu bilmiyordum, Adli tıpa ulaşınca fark ettim anne, Sahi seni kim öldürmüştü? Yaşın 92, Sen bir şüpheli miydin anne? * “ Anne! Anne! Anne! ” çığlığımı Bir kendim duydum, Elin diyarında duyuramadım kimseye, Otopsi de neyimizeydi bizim anne? Hangi suça bulaşmıştık? Ya da seni kim öldürmüştü? Yalnız ölmek bir suç muydu benim köyümde? Kesilip, biçilmen mecbur muydu anne? * Yudular, yıkadılar seni, Beyaz kumaşlara sarıp sarmaladılar. Tam yüzünü kapatacaklardı ki; Bir kez daha yüzünü görmek istedim; Uzandım, dokundurmadılar yüzüne, “O öldü” dediler, Son öpüşüm oldu ıslak bez üstünden seni, Ama sen beni öpmedin anne! Anne sen beni öpmedin, Omuzlar üzerinde giderken de el sallamadın, Beni sevmiyor muydun anne? * Şimdi ziyaretine geldim mezarına, Gözümden yine yaşlar aktı, Kimse başımı okşamadı senin yokluğunda, Bir tek yağmur okşadı saçlarımı anne! Yağmur okşadı saçlarımı anne! Yağmur okşadı! * 17 Eylül 2011 Yukarı Çağlar Durmuş Ali ÖZBEK [email protected] |