Ocak
“Zemheri ayazdı” derdi babam,
Yoksul bir odanın ortasına İlk düştüğünde sesim; On ikisiydi ocağın sanırım... Sonra eklerdi: “Aylardan, ocak ayıydı sanırım…” Üşümüş müydüm, bilmiyorum Ne de olsa, zemheri bir geceydi Ki zemheri gecelerin Dîni imânı olmaz Kış dendi mi üşümek gelir aklıma Hele de kara kış dendi mi, ayaz bir cümle, Geçip oturur yüreğimin ortasına Donmak, An meselesidir. Bu yüzden sevmiyorum kış aylarını En çok da, ocak ayını Ocak ki, başlangıcıdır varlığımın Ocak ki; Ölüm yıldönümüdür aşkın Nur içinde yatsın. Aşk demişken Lâl durmanın bi anlamı yok. Haykırmak gerek düştüğüm sessizliği Sessizliğim ki; Anavatanıdır alnımdaki çizginin Ama bir kez silmekle de bu çizgiyi Kıyamet kopmaz. Uzatın şu silgiyi bana.. Uzaktan sevmelerle besledim hep “Aç açın halinden anlar” misali. Gözlerini yüreğime dikmiş, Uzakların aşk cümlelerini. Belki de bu yüzden çok sevdim Tüm üşümelerime rağmen Kuşların müjdeci cıvıltılarını.. Oysa aşk Yek Tanrı korkulu odamın, Sabaha çıkmayan hayalleriydi. Onun için sevemedim hiç Ocaktan hemen sonra gelen şubatın, On dördüncü günlerini.. Şimdi, dağılalım lütfen! Kalabalık yapmak yasak! Perdelerini kapatmak istiyorum, Bu yorgun sahnenin. Çünkü sahnenin gerisinde, Tarihini sakladığım bir günün Kederi beklemekte... |
_____________________________Selamlar