abimeBir fidan düştü toprağa Boynu bükük, yüreği yaralı Ağıtlar döküldü arkasından Gitmişti artık Hiçbirşey yaşamamış, yaşatmamışçasına Yasa tuttu gökyüzünü yıldızları pusuya yatmış bir eylül akşamında Dolunayın ışığında Hazanların içine gömdü kendisini Acısız tasasız gülümseyerek gitti ölüme Getirdiler onu Dört tekerlekli araba dedikleri birşeyle Uzun uzun çalan siren sesleri Gelişinin müjdecisiydiler Dört duvarlı bir odaya koydular Yüzlerce yüzleri saklı insanların arasına Aman Allah’ım Nekadarda küçüktü yeni evi Birkaç tahta ve çiviyle yapılmıştı Mekanı küçülmüştü ama Yaşamı boyunca Tatmadığı bir huzur vardı yüzünde Belki de İlk defa böyle huzurlu yatıyordu Belki de İlk defa tebessüm ediyordu Hatta belki de İlk defa böyle mutluydu Yıkadılar onu Ona zarar vermekten Uyandırmaktan korkar gibi İncitmeden Sonra yatırdılar bir musalla taşına Yaşamı boyunca Onu hiç tanımayan insanlar Ellerini onun için kaldırmış dua ediyorlar Sonra omuzlarında taşıdılar onu Üşümesin diye önce gözlerini Sonra her tarafını Toprakla örttüler Artık huzurluydu Yaşamın en güzel döneminde Bir fidan yıkılıyor Üzerinde bir karış toprak Baş ucunda vakar bir fidan Fidanda dinmeyen iki damla gözyaşıyla ...............kim daha fazla özler ki senin kadar hayatı ...................yumma yumma kirpiklerini .....................hoşçakal demiyorum sana sevgiyle kal EYLÜL 1994 |