uzaklarda bir ses uzanacak iki yakana iki yakamdan sızan seni seviyorum
sen henüz yeni başlamışken kalbe ilik açma işine son ütücü sıfatıyla kırışıklarından geçeceğim ki kırışmış bir aşk’ın namusunun düğmelenmesi zordur -tecrübe ile orantılı-
sen dağla geç gördüğün ilk yerde -beni- ben ağlayıp geçeceğim göremediğim günlerin takviminde bugün doğanlar ibaresinde seni
hu diyen diline salla baş emir kipi ile sesleniyorum
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
iki yakamdan sızan seni seviyorum... şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
iki yakamdan sızan seni seviyorum... şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
aşk dönmüşken sana göz/üm tetik düşürecek kirpiğine sürülen namlu seni yine es geçecek
esip geçen eylüldür ağzında dişi kalmamış mecal
tek DİŞİ kalmış olana kadar yaşasın aşk’a işgal…
Yüreğe aşk girmiş ve çok güzel anlatılmış dizeleri okumanın hazzına vardırdın bizleri dostum, Zira kalemi elinde tutan usta olunca haz almamak mümkün değil her harf elinde bir başka güzelleşir ve okuyana her zaman haz verir bu da öyle bir şeydi işte aşkını kutluyorum dostum saygılar...
----------------------------------------Jop sever yorum (!)--------------------------------------------------------- "ihtilalimin yitik serçesi" * *(Alıntı işareti koydum reklam içerir dikkat...!
Tecrübe ile sabir (Altnı cizmek isterdim ama teknik şairinki kadar kavi değil.. o zaman biz de işaret edelim)
Şimdi Kenan Evren görseydi bu şiiri şapkasını yerdi sende prangayı yerdin Nitekim darbe öyle yapılmaz böyle yapılır ulen lafı onada dokunurdu zira benim hoşuma gittiği gibi...
nedenlerini sayalım;
1- Küflü bir ses değil , mavi bir ses okuyacak şiiri (Trt şimdilerde şiirler değil beyhude yakarışlar okutsa da biz zamana göndermedir der geceriz...)
2- Şiirde devrim yapma niyetinde (1. dereceden sakıncalı şair zaptedilmeli)
3- şiirin yaydığı ve kulandığı uslupla alakalı bir enerjisi var (Şair elektirik sever cinsten En az 40 wolt kaldırır bunun imgesi...)
4-Şairi eskiyi yad eden gizli bir su akıtıyordur. Şiir için iyidir.. (Anarşik olmasın...)
5-Gözüne bakmaktan korkmuyor sesi... (Ulen şimdi sılogan atıcak, tıkayın gözünü)
6-Reforminst değil devrimcidir....(Şimdi bu Vita yağı içinde cocukluğunu da gömdüğü yerden çıkarır)
7-Bir mevsimin adını Milyon acıya bahşeder hem de aşk tadında.( Bunu kırimilae yollayın küfretmiş olabilir)
8-Aşka kural sıralamaz, tek geliri geçeri aşktır... (Dökümanları yakındiyor şifreli söylem not al)
o yürek bilir ki ; tek güzelliktir bahsettiği
"kendini erik ağacında kiraz zanneden de var"
oysa Devrimin bir kuralı vardır Aşk şarinde Tek bir şiarı var /Aşk'a dön/ /Aşk'a dön/
Telsiz sesi; (Kötümser) Amirim sizin kızın penceresinden bir şiir girmiş içeri aşak dönmezseniz cicekliperdelerinizi yakaçağını söylüyor...
seni geçerim pastav... elimde yeni hazineler var...en azından bir ömür olmasa da nerden baksan yaşlılığma kadar idare eder beni,bu yeni çocuklar... az da törpüledim mi dillerini ya da kestim mi tamamdır...
ama tek geçemeyeceğim VİTA yağıdır...o sarı hiç bir yer de yok ve boş kutusu izmir de hala saklı büyükannemin evinde...
içinde ne mi var? 12 eylülde annemin sokaklara yapıştırdığı TEK YOL DEVRİM afişleri...
Kim el yordamıyla tanımanın kolay mutluluğundan sıyrılarak ruhun hissedişlerine bürünmek ister? Kapısını araladığın dehlizlere fener tutmakla sana ne kadar büyük ızdırap verdiğimi biliyorum. Bunun kabahat olduğuna ve asla insan olmak için yarar sağlamadığına inansaydım gürültülü çağlayanların altında konuşurdum. Ne var ki o vakit sen, ihanete uğramışlardan olurdun. Ve şimdi iğrençler sınıfının alkışladığı rolü hiçbir zaman kabul etmediğimi kanıtlamak adına haykırıyorum: Savrulduğun taşlıkta yeni bir yelkenli inşa edecek imkanlara sahip olmadığına şahitlik ederim. Ayaklarının toprağı aradığı bu beldede yaşama arzuna kendisini bağışlayacak kalın gövdeli tomruklar ve onları dilediğin gibi şekillendirebileceğin araçlar yok. Olsa da birşey farketmez. Çünkü nereden başlaman gerektiğini sorgulayacak kadar zamana sahip değilsin. İçinde bulunduğun anı fırsat bilerek seni bu taşlığa çıkaran yelkenlinin tahrip olmuş yanlarını tamire çalışmalısın. Tavsiyemin yarattığı kaygılardan habersiz olduğumu düşünme. Diyorsun ki; kaburgalar örselenince ölümün damarlarına kan yürür. Diyorsun ki; yapacaklarım en hafif rüzgarlara dahi direnç gösterme imkanına kavuşmayacak. Diyorsun ki; açılacağım denizde karşılaşacağım öteki yelkenlilerin sahipleri beni selamlamaya layık görmeyecekler. Bu serzenişlerinin, gerçeğe dönüşmesi imkansız sanrılar olduğunu iddia edemem. Göğsünü gerilecek bir anlamda barındırmalısın. Ulaşman ve asla unutmaman gereken bilgi, seni sağ salim limana çıkaracak olanın, seni bu taşlığa savuran rüzgar olduğudur.
Sözümü hayretle karşılamana ve mucize gibi algılamana şaşırmıyorum. Yelkenlerini ne zaman ve hangi istikamete açman gerektiği konusunda cesur ve kararlı davranarak mucizeyi gerçeğe dönüştürebilirsin.
Bu, yankısı dirimle beklenen kendime doğru bir sesleniştir. *
der...derim...ve usulca giderim ama avuçlarımı kanatacak kadar alkışlayarak.
Alicengiz oyunu ne ersin işte...
Sevgimle NeNa
NENA tarafından 9/6/2008 1:41:06 AM zamanında düzenlenmiştir.
karıştırdınız yalçın amca...ben deli değil... o sedat...ben sizin hayranıbız ihtiyar ve göbekli adam.. saygılarımla...parantez içi ve dışı ne varsa kabulüm...:))
çocuk esirgeme yurdundaki müdüremiz; (ki biz ona suelın gülümser derdik) aynen sizin dediğiniz gibi söylemişti bana...ve ben insülün kullanmaya karar verdim çok sonra sırf isviçreli çikolatasal düşler görmeyeyim diye...
:)))))))) dışarıda olup orantıyı şaşıracağına bence sen hep o çocuk esirgeme yurdunda kal İsviçre cikolatası yiyeceksin de noolacak sanki bence hiç yeme çünkü şeker zararlı bir şey vücuda :)))
haklısın güldane dal...orantı çok önemli.. de, ben çocuk esirgeme yurdunda büyüdüm hiç isviçre çikolatası yemediğim için buranın çikolataları ile nasıl bir orantısı olduğunu bilmiyorum...ne kadar ezik değil mi... hayatta ki herşeyim orantılı...ama çikolata orantısız... hiç bir tanıdığım da yok ki bana o orantıyı bizzat ispatlayacak...ben zaten çocuk esirgeme yurdunda büyüdüm...)))
oy şairim...oy ben bu şiirini yastık altı yaparım bayıldım...bayıldım...bayıldım
şimdi bana aşk verseler ve derseler bütün güzelleyişleri ille de sen derim sevgili ille de sen ki bilirsin yok başka yerim senin yanından başka yok... bekle geliyorum
ben martı kanatlarına asarken düşlerimin kayıp ilanlarını söyle hangi şehir(e) sürgün edildi o güz mavisi gözlerin (!)
evimin her odasında hasret birikirken deniz kokulu yarınları bırak koynuma sonra dizlerinde uyut sensizliğimi kimseler duymadan masallar anlat bana kahramanları hiç ölmeyen
çırpınırken entarimdeki kelebekler cansız bir gün doğardı yaşam kıyısına suskun olurdu soğuk nefesim seni oynarken her senaryoda
yalnızlığıma dost karanlıklarda sevgi ateş tanımaz derdi annem peki neden yüreğim sensizken hala " işgal " altında !
sen şiiri yazdın ben altına ilk mısraları yorum diye düştüm...ne düşmüşüm ki bak sen de gelip şimdi şiiri düştün... sedatttttttttttttttttt...işgal senin adın... aşk da soyadın...
teşekkür ederim herbirinize...