ardı sıra dalmış bakışlar şehrin kıyısında kumdan kale yapmalar ve anlam dolu bir sürü sessizlik
bir şey uçup gitti sanki elimizden o göğüne gitti biz mahzun kaldık sonsuzluğun göğüne uzanan dallarımızı sallayıp durdu kök saldığımız dünya toprağında yitirdik gönlümüzü
dudağımızda aziz bir misafir gibi ağırladığımız dualarımızın çağıltısı ta ki içimizi bir arza-ı hal heyecanıyla göğe yağdıralım yerden göğe yağan yağmur olsun kelimeler telaşlı koşturmalardan kalbimizin gündemini kıyama kaldıralım ta ki beş vaktin başucuna aşkla şevkle bırakalım sedalarımızı
her şey, bizim için bir tefekkür vesilesi olsun gözleri nemlenen yamaçta gördüğü yalnız sarıçiçekle dertleşen hastalığını ve sancısını, hapsini ve hasretini, gurbetini ve sürgününü bile tefekkürün teknesinde yoğuralım şikayet etmeden, ümit ile iddiacı olmadan inceden söyleyelim sözümüzü
bir cephe oluşturmadan herkese açık, her kesimi kucaklayan duru bir söylemi seslendirelim elimizde bir meşale ışıltısı var olsun nurunu gösterelim göğün uzaklarının
yıldızların dökülüşü gibi dökülsün şiirler dudaklarımızdan yağmurun indirilişi gibi incitmesiz eğilelim gönül hizasına
hatırlayalım meğer ne çok emek vermişler yetiştirmişler bizi içimize sıcacık heyecanlar dökmüşler toprağımıza tohumlar gömmüşler usulca gönlümüze mütebessimi fikir işçilerinin emeğini nakşetmişler ne çok.
* hicretin 5. senesi, 29 Şevval uhud harbinden iki yıl sonra vuku bulan hendek muharebesi islami gelişmenin önündeki engellerin büyük ölçüde bertaraf olmasında büyük rol oynamış mühim muharebedir
düşman saldırısını kolayca önlemek maksadıyla resul-i ekremin medine etrafında hendekler kazdırması sebebiyle, hendek savaşı adını alan bu muharebenin bir diğer adı ahzabdır
bu adı, kureyş müşrikleri ile birlikte yahudiler, gatafanlar ,bir çok arap kabilesinin medine üzerine yürümek için bir araya gelmiş olmalarından dolayı almıştır
resul-i ekrem efendimiz yahudi kabilelerinden biri beni nadir’i medine’den sürmüştü onlar da kuzeye giderek hayber, şam ve vadi’l-kura gibi mühim yerlere yerleşmişlerdi
medine’den kovulmuş olmanın acısını, gittikleri yerlerde peygamberimiz aleyhinde menfı propaganda ve tahriklerde bulunmak, civar halkını müslümanlar aleyhine kışkırtmak suretiyle dindirmeye çalışıyorlardı
benîi nadir yahudilerinin kışkırtmaları, teşvikleri ve öncülük etmeleriyle meydana gelmesine sebep oldukları hadiselerden biri de işte bu hendek muharebesidir
medine üzerine topluca yürüyüp, hz. resulullah’ın vücudunu ortadan kaldırmak fikrini bu yahudiler ortaya attılar zaten kureyş müşrikleri de böyle bir şeyi her zaman düşünüyor böyle bir teşebbüse her zaman hazır bulunuyorlardı
uhud savaşından galip çıkmalarına rağmen, müslümanların gittikçe çoğalmasına engel olamadıklarının resul-i ekrem’in nüfuz sahasını genişlemesine mani olamadıklarının çok iyi farkında idi
ticaret yollarının bütünü kapanmış durumdaydı iktisadi yönden kendilerini yok olmakla karşı karşıya getirecek bu duruma seyirci kalmak istemiyorlardı rahat hareket edebilmeleri için de medine’deki islam devletinin nüfuzunu kırmak arzu ve emelini taşıyorlardı
medine üzerine birlikte yürüyüp hz. resulullahın bayraktarlığını yaptığı iman ve islam hareketini yerinde boğma teklifi beni nadir yahudilerinin liderlerinden geldi
müşriklerin lideri ebu süfyan siz bu işte samimi misiniz diye sordu dessas Yahudileri evet …dediler biz muhammed’le çarpışma hususunda sizinle anlaşalım diye geldik
ebu süfyan bundan gayet memnun oldu bu memnuniyetini şöyle ifade etti öyle ise hoş geldiniz safa geldiniz muhammed’e düşmanlıkta bize yardımcı olanlar yanımızda en sevgili, en makbul kimselerdir
böylece medine üzerine yürüyüp hz. muhammed’in (a.s.m.) bayraktarlığını yaptığı iman ve islam hareketini yerinde boğma kararında birleşip anlaştılar
mekke’ye gelen heyet, yahudi alimlerinden müteşekkildi müşrikler, hazır ayağa gelmişken onlardan bir hususu da öğrenmek istiyorlardı kendi aralarında, gelenler bilgi sahipleri ve ehli kitaptırlar biz mi, yoksa muhammed mi daha doğru yoldadır bunu kendilerine bir soralım dediler
ebu süfyan, onlara ey yahudi cemaati sizler, kendilerine ilk semavi kitap inmiş, ilim ehli kimselersiniz muhammed’le anlaşamadığımız meseleyi açıklığa kavuşturunuz bizim yolumuz mu, onun dini mi daha hayırlıdır
aleyhlerinde olan hakkı gizlemeyi meslek edinen yahudiler Allah için söylenecekse siz hakka ondan daha yakınsınız demekte tereddüt göstermediler
bu sözler, haliyle müşrikleri fazlasıyla sevindirdi derhal bu kararların tahakkuku için hazırlanmaya başladılar yahudilerin müşriklere söyledikleri, gerçek dışı beyanlardı hakkı bile bile gizliyorlardı bunun üzerine inen ayet-i kerimelerde şöyle buyruldu
‘görmedin mi kendilerine tevrat’tan ilim verilen o kimseleri ki, Allah’tan başka ibadet olunan batıl ilahlara ve tağuta iman ederler ve kafirler için bunların yolu mü’minlerin yolundan daha doğrudur derler onlar Allah’ın lanetlediği kimselerdir Allah’ın lanet ettiği kimseye ise artık hiçbir yardımcı bulamazsın
‘sonra onlardan bir kısmı iman etti bir kısmı da yüz çevirdi o yüz çevirenlere, alevli bir azap olarak cehennem yeter…
beni nadir yahudileri, mekkeli müşriklerden beraber hareket etmek üzere söz aldıktan sonra gatafanlarla da, hayber’in bir yıllık hurma mahsulünü kendilerine vermek şartıyla anlaştılar
ayrıca civarda bulunan diğer arap kabilelerine de propagandacılarını gönderdiler onları da medine üzerine yürümek için ayaklandırdılar harpte başrol oynayacak olan mekkeli müşrikler de arap kabilelerinden bazılarını harbe iştirak ettirmek için kiraladılar
böylece yahudilerin propaganda, tahrik ve teşvikleriyle mekkeli müşriklerden civardaki arap kabilelerinden, gatafanlar ve ahabiş kabilelerinden büyük bir ordu teşkil edildi
her zaman olduğu gibi hedef ve gaye tekti medine üzerine yürüyüp, efendimizin (a.s.m.) vücudunu ortadan kaldırmak müslümanları yok etmek
kureyş müşriklerinin sayısı ahabiş ve onlara katılan kabilelerle birlikte 4.000 idi yahudilerin teşvik ve kışkırtmalarıyla bir araya gelenlerin sayısı ise 6.000’di böylece düşman ordusunun sayısı 10.000’i buluyordu müşrik ordusuna ebu süfyan komuta etmekte idi
huzaa kabilesi eskiden beri resul-i ekremle dost geçinen bir kabile idi bu dostluğun başlangıcını abdülmuttalib ile olan anlaşma ve ittifakları teşkil ediyordu
kureyş müşriklerinin ciddi bir hazırlık içinde bulundukları hakkındaki raporu bu kabileden bir süvari normal olarak on iki günde alınan yolu fevkalade bir süratle tam dört günde kat ederek medine’ye peygamber efendimize ulaştırdı
haberi alan efendimiz vakit geçirmeden derhal ashab-ı kiramı toplayarak kendileriyle istişare etti
resul-i ekrem, medine dışında düşmanla çarpışalım mı yoksa medine’de kalarak müdafaa savaşı mı yapalım diye sordu görüşmeye sunulan bu teklifle ilgili muhtelif fikirler serdedildi
selmanı farisi ya resulallah biz fars toprağında düşman süvarilerinin baskınlarından korktuğumuz zamanlarda etrafımızı hendeklerle çevirip savunurduk diye konuştu
teklif hem hz. resulullah, hem sahabiler tarafından makul karşılandı ittifakla şu karar alındı medine’de kalınacak şehrin etrafında hendekler kazılacak düşman saldırısına karşı konulacak . böylece muhasarada kalmak açık arazide vuruşmaya tercih edildi
efendimizin böyle bir taktiği tercih etmesinin altında harpte az insanın öldürülmesi az kan akıtılması gibi mühim bir gaye de yatıyordu aslında bu, resul-i ekrem efendimizin bütün harplerde gözden uzak tutmadığı bir prensibi idi
İttifakla şehrin dahilden müdafaasına karar verilince hendek kazı işine resul-i ekrem’in emir ve tavsiyeleri üzerine derhal başlandı efendimiz nerelerin, kimler tarafından kazılacağını bizzat tayin ve tespit etti
şehrin güneyinde oldukça sık bahçeler vardı düşmanın buradan geçebilme ihtimali çok zayıftı geçmeyi göze alsa dahi, yayılarak değil de birer kol halinde geçmeye mecbur olacağından durdurulması ve bozguna uğratılması için küçük bir askeri müfreze bile kafi gelirdi
doğu istikametinde ise, efendimizle anlaşma halinde bulunan beni kurayza yahudileri ikamet ediyorlardı bu sebeple hendek kazı işi tamamen açık arazi olan şehrin kuzey tarafında yapılıyordu yapılan tespitler bunu gerektiriyordu
bütün müslümanlar, hatta az çok eli iş tutabilecek çocuklar bile canla başla hendek kazıyorlardı kazı işine bizzat efendimiz de (a.s.m.) katılıyor bir an evvel tamamlanması için müslümanların şevk ve gayretlerini her zaman canlı tutuyordu
gönüllü müslümanlar bütün gün çalışıyorlar geceyi geçirmek için evlerine dönüyorlardı buna karşılık resul-i kibriya bir tepecik üzerinde kurdurduğu çadırında gecegündüz kalıyordu hem çalışmalara bizzat katılıyor hem de çalışanlara nezaret ediyordu
kainatın efendisi toza toprağa, sıcağa, açlığa aldırmadan yaptığı çalışmalarında zamanzaman müslümanların ya resulallah, bizim çalışmamız kafi gelir sen, ne olur çalışma da istirahat buyur tekliflerine muhatap oluyordu.
ancak efendimiz ben de çalışarak, bu sevaba ortak olmak istiyorum cevabını vererek gayret ve sevaba nailiyet arzusunu dile getiriyordu zamanzaman da kazı ve zenbille toprak taşıma esnasında abdullah bin revaha şiirler terennüm ediyordu haliyle, bu gönüllü mücahitlerin gayretlerini artırıyordu
resul-i ekrem onların bu hallerine şefkat ve merhametle bakıyor Allah’ım ahiret hayatından başka talep edilecek baki bir hayat yoktur Sen, ensar ve muhacirlere mağfiret eyle diye dua ediyordu
kazı işi esnasında bir ara, sahabiler çok sert bir kayaya rastladılar onu parçalamaya uğraşırken balyoz, kazma kürek gibi bir sürü âletleri kırıldı yine de onu parçalamaya muvaffak olamadılar durumu resulullah efendimize haber verdiler
ya resulallah karşımıza kazı esnasında ak bir kaya çıktı onu bir türlü parçalayamadık bu husustaki emriniz nedir efendimiz, selman-ı farisi’nin balyozunu aldı bismillah diyerek kayaya bir darbe indirdi
kayanın üçte birini yerinden kopardı Allahü Ekber, bana şam’ın anahtarları verildi vallahi, ben şu anda şam’ın kırmızı köşklerini görüyorum buyurdu
sonra, yine bismillah deyip kayaya balyoz ile ikinci darbeyi indirdi kayanın üçte biri daha parçalandı Allahü Ekber, bana fars’ın anahtarları verildi vallahi, şu anda ben kisra’nın medain şehrini ve onun beyaz köşklerini görüyorum buyurdu.
ondan sonra üçüncü defa yine bismillah deyip balyoz ile vurdu kayanın geri kalan kısmını da yerinden kopardı Allahü Ekber, bana yemen’in anahtarları verildi vallahi, şu anda ben san’a’nın kapılarını görüyorum buyurdu.
resul-i kibriya’nın haber verdiği bütün bu fetihler hz. ömer ile hz. osman zamanında bir bir gerçekleşti bunları gören ebu hüreyre (r.a.) müslümanlara şöyle dedi… bu fetihler sizin için bir başlangıçtır vallahi, Allah, kıyamete kadar fetholunacak şehirlerin hepsinin anahtarlarını önceden muhammed’e (a.s.m.) vermiştir…
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
ve anlam dolu bir sürü sessizlik şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ve anlam dolu bir sürü sessizlik şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Çok çok teşekkür ederim Nurettin Bey Üstadım Samimi duygularınıza, yorumunuza canı-ı gönülden şükranlarımı sunuyorum. Temennilerinize inşaallah diyorum İyi ki varsınız .
Hayatın bütün güzellikleri ve mutlulukları yanınızda olsun, gönlünüzden huzur ve sevgi hiç eksik olmasın, Bütün güzel dilekleriniz gerçekleşsin inşaallah ,
“Allahümme salli alâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve bârik ve sellim” Cenab-ı Hak bizleri Yüce Resûl'ümüzün (sav) şefaatine nail olanlardan eylesin inşallah 🙏 "Bir hayalim vardı Alemlerin Efendisinin hayatını bir eser haline getirmek" Rabbim nasip etsin inşaallah. Sayısız şiirlerinizle bizlere Yüce Resûl'ümüzü (sav) her zaman hatırlattığınız için Allah râzı olsun. Sonsuz selam ve dua ile. Allah'a emanet olun.
Çok çok teşekkür ederim Şükrü Atay Bey Üstadım Samimi duygularınıza, yorumunuza canı-ı gönülden şükranlarımı sunuyorum. Temennilerinize inşaallah diyorum İyi ki varsınız .
Hayatın bütün güzellikleri ve mutlulukları yanınızda olsun, gönlünüzden huzur ve sevgi hiç eksik olmasın, Bütün güzel dilekleriniz gerçekleşsin inşaallah ,
Merhabalar değerli kalem. Öncelikle bu denli emeğe alkışlar yaraşır. Manevi hazzın ve olabildiğince samimiyetin yankılandığı dizelerinizi imreniyle okudum. .... "her şey, bizim için bir tefekkür vesilesi olsun gözleri nemlenen yamaçta gördüğü yalnız sarıçiçekle dertleşen hastalığını ve sancısını, hapsini ve hasretini, gurbetini ve sürgününü bile tefekkürün teknesinde yoğuralım şikayet etmeden, ümit ile iddiacı olmadan inceden söyleyelim sözümüzü"... Yürek sesiniz daim olsun dilerim. Saygı ve selamlarımla.
Çok çok teşekkür ederim Oğuzhan Bey Üstadım Samimi duygularınıza, yorumunuza canı-ı gönülden şükranlarımı sunuyorum. Temennilerinize inşaallah diyorum İyi ki varsınız .
Hayatın bütün güzellikleri ve mutlulukları yanınızda olsun, gönlünüzden huzur ve sevgi hiç eksik olmasın, Bütün güzel dilekleriniz gerçekleşsin inşaallah ,
Çok çok teşekkür ederim Gülüm Üstadım Samimi duygularınıza, yorumunuza canı-ı gönülden şükranlarımı sunuyorum. Temennilerinize inşaallah diyorum İyi ki varsınız .
Hayatın bütün güzellikleri ve mutlulukları yanınızda olsun, gönlünüzden huzur ve sevgi hiç eksik olmasın, Bütün güzel dilekleriniz gerçekleşsin inşaallah ,