yeşilin kül tonu// . . . yanan ne yaban olsun, ne de ciğerlerimiz… kula, kulluk yapan insanlar konuşa, konuşa anlaşamazken börtüsünden, böceğine kadar tüm hayvanlar anlaşılamasalar da koklaşa, koklaşa ne de güzel anlaştılar dili yoktur fidanın, ormanın ateş böcekleridir kıvılcımı onların alevler sardıkça, sarıldıkça kozalarına, kozalaklarına ne kaçacak dehlizleri ne de koşacak denizleri yoktur yabanın ormanlar ne konuşabilir ne de koklaşabilirler onlar gözyaşları kordan ateş olur yeşilin her kül tonundan dal, budak için için ağlarlar ey insan… ya da neysen, kimsen bu gidiş, yükseliş iniştir bilesin ev yok, yok ev başka sakın, sakın ola unutma kıyamet yanı başın, baş ucunda ve sen dur demedikçe kıblen kayıp cennete güneş, cehennemin zifire, zemheriye eştir biline… . . . // ilhanaşıcımayısikibinyirmibir |