BUNAKLIĞIMA VERİN
A Guzum,
Nöğörüng deyişlerimiz değişmiş Havadis soruşlarımız değişmiş Duyduğumuz havadisler değişmiş Soran sorduğuna pişman, duyan duyduğuna… Yayladaki köydekine, köydeki yayladakilere sorardı havadis Ayda yılda bir ölen ninelerdi duyduğumuz Kocaya kaçan kızlar, gurbetten gelen uşaklar… Enflasyon inmiş mi çıkmış mı ne sorar ne duyardık a guzum Nerden duyacaktık kim kimi fişlemiş kim kimi şişlemiş Bildiğimiz şiş gazak ördüğümüz güçcüklü böyüklü şiş Bildiğimiz bi de seven göngül sevdiği göngle gaçardı Şimdilerde kim kiminle fingirdeşmiş kaseti elden ele dolaşırmış Bileng böyüklerimiz hava bozdu yağmur yağacak derdi yağardı Katıran ağacı kozalağına bakar gış sert geçecek derdi Gış garı öyle bi yığardı damımıza, dam göçecek deyi gorkardık Gış ne gadar sert geçse de odumuzu gıyar gıyar yakardık Şimdilerde bi laf dolaşıp durur ortalıkta Göğden daş mı yağacakmış ne Bi de insanlar insan mı avlarmış ne Biz dağlarda palaz avlardık a guzum A guzum, Duyduklarıma aklım ermez bunaklığıma ver Ettiğimiz ekmeği bilirdik hangı gomşuya verirdik bilirdik Şimdi ekmek mi çalıyorlarmış ne, çalan da görünmezmiş Çalana Cin desem, Cin çarpardı bildiğim; aklım ermiyor a guzum İbrahim ŞAHİN FOTO: Edebiyat Sanat Merkezi |