TUTSAK
Tatlı tinsel düşleriyle gezen şair…
Düşürdüğünde kalemi yere Fısıldayarak kulaktan kulağa heceler Saçıldı yükselerek göğe. Lirik yıldızlardan rengine bulut Eledi yağmurundan bandı suyuna Akıttı gözbebeği düşlerin yüreğine Şefkatli dokunuşlarıyla yaktı Coşkun çarpan kalpleri. Nasıl ki gök gürlediğinde sarsılırsa yerküre Dehşetli korkularından düşer insanlığa pay İşte öyle gürleyesim sevesim Yıldırımlarımı fırlatarak Tüm karanlığı gömesim var Titreyen bedenimde tutkular. Devingen ruhum! Yazgısı çemberleri dairesinde dönerken Pençesinde parçaladığı tutsaklık kapısından Hışımla fırlayıp çıktığın an. Seyri derinliğine saplandı göklerin Sancılarını duyumsayarak hüzünle çekti Harmanlanan düşlerin tohumlarını Kıvançla... Toprağa ekti. Yıllanmış bağların üzümlerinden Cimrice damıtılıp ambarlarında Paha biçilemez zaman ölçeği İksiri abıhayat öpücüğünden Bir ışık bir gülüş bir nefes. Sunaklarına diz çöktürülmüş kurbanın Parlıyordu başında kılıç celladın eliyle Afrodit ’anın göz bebeğine yatırılmış Damaklarından içiriyordu ölümü sek Şairin düşü şiirlerinde... Aşk mıydı ölümcül olan tutsak. |
Her anlamda tutsak olmak güzel değil..
Gönülden tebrikler,
selamlar..