sedye
yoldaydım en son
bir adım daha attım elim göğsüme gitti ne nefes aldım ne de bir yere dayandım olduğum yere yığıldım açtım sandım gözlerimi ayna vardı tavanda sesim yok sinirlerim ölüydü hatırladığım göğsümdeki ağrı sol kolumdaki karıncalardı bundan öncesi tepemde ayna vardı sedyede uzanmış bilmediğim aletlere bağlı bendim gördüğüm yeşil önlüklüler vardı başımda öldü diyorlardı yanımda kimse yoktu aynadaki yansımanın aksine. sırtımı döncek olunca bir ışık gözümü aldı karanlıktan aydınlığa bir yol vardı adım adım giderken aydınlığa sedyedeki yansımama sırt çevirmiştim gerinden gelen kızımın sesi çağırdı ’Baba, beni bırakıp nereye gidiyorsun.’ dayanamadım döndüm geriye sedyeye... |