ÇEYİZ SANDIĞI HAYALLERİMİZ
Ne günlerdi o günler, hayallerimiz vardı, jletini açılmamış.
Ne güzel günler idi, o günler can dostum. Şeker pancarından arabalar yapardık. Mercedes, Ford, Audi, Mazda değildi ama. Bizim devrim arabamız o idi can dostum. Bizi her dakika yolda koymuş olsada tekerlekleri. O bizim, bizim mutluluğumuzun arabasıydı. Ne hayaller kurmuştuk seninle, çeyiz sandıklarına has. Bohçası açılmamış, fesleğen kokulu hayaller. Tatilimiz çeşmenin kurunları, köyümüz tatil köymüzdü. Bungalov evlerimiz, telefon, internet, telgrafın telleri yoktu ama. Alçacık damları, toprak sıvalı odaları, ışıksız karanlık evlerimizde, teylerimiz, toylarımız vardı. Koçköroğlu, koçaklama türkülerimiz. Dede Korkut, Kiziroğlu, öykülerimiz vardı bizim. Ne hayallerimiz vardı çelik çomaklı, kahkahalı, neşeli mutluluklu. Şimdiki çocukların sofraları gibi, yağımız, balımız, yoğurt ve peynirimiz bol değildi, ama. Biz yokluğun mutlu çocuklarıydık, vesselam. Sesimiz Kaf dağının ardından işitilir, gülüşlerimiz düşman çatlatırdı. Atımız vardı küheylan cirit, meydanına has. Tahtadan, ağaç dallarından olması farkeder mi? Nice rahvan yarışları kazanmıştık biz. Kayaların yosun tutmuş yamaçlarında. Renkli kınalar bulur, avuçlarımıza çalardık. Kurusun diye güneşi beklerdik saatlerce masum masum. Her mevsim doğa, bizi beslerdi, bir ana gibi. Nevruz, Keçimemesi, ışkın, yemlik, kuzukulağı, çakşır toplardık. Açlığı,ıstırabı, somurtkan olmayı unuturduk. Neşeyle hoyratlar, türküler söylerdik, kırlara bayırlara. Çünkü biz yokluğun mutlu çocuklarıydık. Derede saatlerce alabalık yakalar, sonra geri bırakır, yine yakalamaya çalışırdık. Düşünüyorumda galiba zaman duruyordu. Bir asır, bin asır gibiydi günlerimiz. Ucu düğümlenmiş saniyelirimiz, hazine sandığında saklı saatlerimiz vardı. Ne günlerimiz vardı can dostum. Ucu püsküllü mektuplarımız, hayal bile edemediğimiz yavuklularımız. Nice nice meslek sahibi olacak idik büyüyünce. Uzaya çıkmak nasip olmasa da, Kafdağını aşacaktık. Ne güzel günlerimiz vardı, Yürek sızım gönül yazım, can arkadaşım. Şimdi ökseye tutulmuş, şakımayı unutmuş bülbül gibiyiz ikimiz. Sedamız kısık, sevdamız yanık, yüreğimiz yaralı. Maziye bakıyorum gözlerimiz nemli. Yediveren güllerden ayrılmıyor bahdavarlar. Yüreğimiz dikenlerle kanıyor için için. Mazi uzak, anılar vurgun yemiş. Hayal kurarken maziyi hatırlamak bile güzel can dostum. 25.11.2022 Muammer KARS |
Güzel abim, yüreğin doğduğu coğrafyanın iklimini unutmamış. Gelenek görenek ananelerini. Geçmişini.
Yüreğin inadına insanlığın olmasi gereken güzel yüzünü haykırıyor.
Sevgilerimle saygılarımla selamlar.