Yüz Ellinci Gece
Bilenmiş bir bıçağın keskinliğinde başladığım,
yazılırken sesinde çiçek açtırdığım, yine senin kazandığın, kaçıncı şiir olacak bu bilmiyorum. iki hecelik ismindi ilkin, masadaki kâgıtlarda mısralarda saklanan, nadasımda bırakılan en zarif Yoncaydın avucumda yapraklanan, ve şiir olup satırlara taşan... sen olmazsan kelime olmuyor cümle kurulmuyor olmazsan hiçbir şey dört /dörtlük olmuyor. Hattâ; harf yetmezliğinden ölebiliyordu bir şiir. Sır değil karaladım anlatırken bazen seni "...karalar sürdüm yüzünde ki bensiz boşluğa." Aklımı alıp, aklımın almadığı o anlamsız hoşluğa, boşluğa taş atmaktı benimkisi affet. Unutmayım diye ya da unutmayasın diye rastlaşırsak bir gün duyarsam sesini, izlemek isterdim saçlarının rüzgârdaki ahengi ve gözlerinin öpemediğim rengini. -Hepsi bu... |