Mektup…
Ya Rabbi !
Nedir bu sana mektup yazmamı gerektiren durumlar? Kimsenin kimseye hayrı olmadığı yerde yine de ilk akla gelen sensin… Sen ardarda sigara yakanlarında rabbisin Serveti çirkin bi dilenci olanlarında. Sen kendisini arayanlarında rabbisin Kendisini özleyenlerinde. Sen aynı anda masasına iki çay gelmeyenlerinde rabbisin Yalnız geçen günlerine eyvah edenlerinde! Sen yazıp yazıp silenlerinde rabbisin Düşenlerin, kalkanların ve kalkmaya çalışanlarında. Sen darağacına gülümseyerek gidenlerinde rabbisin İçi hoşçakal ülkesi olanlarında. En çok’da Hiç bir yere ait olmayanların rabbisin… Ve en çok kime uzaksan en çok onun rabbisin Bi çok şeyin bambaşka olmasını isteyenlerinde rabbisin. Yükü dünyaya yakın olanlarında. Sen tek başına iki kişi olanlarında rabbisin Çığlıkların yerini sessizliğe bırakanların da… Sen yüzünden bişeylerin uçup gitmişlerinde rabbisin. kirletilmişlerinde… Sen hikayesinde mutlu son olmayıp çiçekleri kuruyanların’da rabbisin Çaresizliğin cenazesini kaldıranlarında. Sen annesinin öldüğünü teyzesinden bi tabak fazla patates istemeye utanınca anlayanın’da rabbisin. Anla beni gidecek yerim yok diyeninde. Sen herşeyi bilen cahillerinde rabbisin Bu sonbahar için dökecek yaprağı olmayanlarında. Sen bir başına bir yüksekliğin başında inemeyen yaşayamayan ve ölemeyenlerinde rabbisin Kendine yalan söyleyenlerinde. Sen bir daha konuşamayacağı insana bişeyler biriktirenlerinde rabbisin Hece hece özleyip cümle cümle bitenlerinde. Sen gözleri açık uyuyanlarında rabbisin Aynı kitabı okuyup farklı yerlerin altını çizenlerinde. Sen yürümeyi öğretenlerin ama yol göstermeyenlerin’de rabbisin Bi yerden sonra çokta anlaşılır olmayanlarında. Sen sessizliği teybe kaydetmek isteyenlerinde rabbisin Mark Eliyahu - I shall wait’ı kendine mesken edinmişlerinde Sen çığlık çığlığa özlem kusanlarında rabbisin Islıkla bişeyler mırıldananlarında. Sen ağlayarak doğanların ve yeteri kadar ağladıktan sonra ölenlerinde rabbisin Zamanı durdurmak isteyenlerinde. Sen kendi yönünü bulamayanlarında rabbisin Sürüklenenlerinde. Sen herşeyi bulup kendini bulamayanlarında rabbisin Derisinden, dilinden ötürü öldürülenlerinde. Sen içinde hiç renk kalmayanların’da rabbisin Dünyaya olan biteni hayretle izlemeye gelenlerinde. Sen söyleyeceği çok şey olanlarında rabbisin Farklı cehennemlere gitmeyi istemeyenlerinde. Sen kendisiyle konuşmaya korkanlarında rabbisin Beyninde depremler olanlarında. Sen hangi yaşta ölürse ölsün hep eksik bi cümlesi olanlarında rabbisin Kalbinin bütün sırlarını açmak isteyenlerinde. Sen aynı karanlığa gömülenlerinde rabbisin Bir daha birbirine rastlamayanlarında. Sen kaybettiklerine kadeh kaldıranlarında rabbisin Birbirinden gidenlerinde. Sen kazanılmış bi hikayesi olmayanlarında rabbisin Ruhuna gelecek yazılmayanlarında. Sen dini var diye ahlaka ihtiyacı olmadığını sananlarında rabbisin İnsan olabilenlerinde. Sen Musa’ya ‘ sen haklısın ‘ diyenlerinde rabbisin Aç kalınca helvadan yaptığı putları yiyenlerinde Sen baharı bekleyenlerinde rabbisin Mevsimi değişenlerinde. Sen papatyalara benzeyenlerinde rabbisin Dalından ve kökünden bencilce koparılanlarında. Sen adressiz, kırılgan mektuplar yazanlarında rabbisin. Cehennemin dibindeyim dese yanına gidecek kadar çok sevdiklerimizinde. Sen haklı ve haksızlarında rabbisin Ezilmişlerinde. Sen gece sancılar içinde yatağında kıvrananlarında rabbisin Eskisi gibi asla iyi gelemeyeceklerinde. Sen aynı yolları aynı hevesle yürüyemeyenlerinde rabbisin Yarası kabuk tutmayanlarında. Sen ‘ nede olsa kışın sonu bahardır’ diyenlerin de rabbisin Hayat kısa kuşlar öldü diyenlerinde. Sen insanlarla nasıl yaşanacağını bilmeyenlerinde rabbisin Hep bilmiş gibi yapanlarında. Sen şizofrenlerinde rabbisin Alzaymır olup seni unutmayanlarında. Sen keşke diye diye bi ömür geçirenlerinde rabbisin Hiç bulamadığı yanına oturmak isteyenlerinde. Sen bu gürültüde sesini duyuramayanlarında rabbisin Bu kulaklara göre ağız olamayanlarında. Sen Ahmet kaya’nın da rabbisin Çatal fırlatanlarında Sen ‘ beklemek cehennemdir’ diyeninde rabbisin Olsun yine beklerim diyeninde. Sen gökyüzünden yıldız toplamaya gidenlerinde rabbisin kahrından ölenlerinde. Sen gırtlağında harf büyütenlerinde rabbisin İçinden baharının rengi alınanlarında Sen gökkuşağını renklendirmek isteyenlerinde rabbisin Derdini anlatamayanlarında Sen gecenin rengine bürünenlerinde rabbisin Güneşten önce uyanan mezopotamya annelerininde. Sen güzel atlara binip giden güzel insanlarında rabbisin İnsanın piçininde. Sen garip duygular yaşayanlarında rabbisin Nereye gittiğini bilmeyenlerinde. Sen bir cehennemden bir cehenneme serüvenlenenlerinde rabbisin Gözyaşına sığamayanlarında. Sen yalnız bile olmayanların’da rabbisin Unutulmuşlarında. Sen hep yeniden başlamak isteyenlerinde rabbisin Eksik bi türküye sarılanlarında. Sen kefenin cebine fotoğraf koymak isteyeninde rabbisin Gökkuşağına renk körü olanında. Sen çektiklerine türküleri şahit tutanlarında rabbisin. Her şarkıda ağlamaklı olanlarında. Sen hayallerini dualara emanet edenlerinde rabbisin Yaşamak isterken ölümü özleyenlerinde. Sen tavsiye koleksiyoncularınında rabbisin Güvenleri engebede olanların’da Sen barut kokan bu zamanın’da rabbisin Toprağa fındık ekmek için asfaltı kazanında Sen sallana sallana yürüyenlerinde rabbisin Yolun sonunda ne olduğunu bilmeyenlerin’de Sen üşüdüğü yürekte hüznü köpürtenlerinde rabbisin. Hatıraları ve hikayeleri kar toplayanların’da Sen yabancı bi ülkede dildaşını arayanın’da rabbisin Vücudunun sol tarafında mayın taşıyanında. Sen kimliği ne mutlu insanım diyeninde rabbisin Hissettiği herşeye cümle kuramayanında. Sen yüreğinde sıkıntılı bir huzuru olanında rabbisin Kaderine razı olanında. Sen kışın çöken yıldızsız gecelerinde rabbisin. Hissetmemeyi dileyeninde. Sen kuzu postlu kurtlarında rabbisin Kuşku içinde olanlarında Sen çamura düşenlerinde rabbisin Ellerini kirletenlerinde. Sen hevesi kursağında kalmışlarında rabbisin Boğazı düğümlenenlerinde Sen hayırlısı buymuş diyenlerin’de rabbisin Kanepede uyuyup üzerinde battaniye olmayan yalnızlarında Sen nefes almak için bir fotoğrafa bakanlarında rabbisin Tutunamayanlarında Sen kendini boğmaya çalışan bir balığında rabbisin Yaşayan cesetlerinde. Sen geldiği gibi gideceklerinde rabbisin Ve rabbim... Tefekkürlerim kodesten taştı. Fışkırdı gözlerimden zamansız bi sorgu. İyilerimizde sana benziyor, kötülerimizde. Eğer varsan , peygamber bile anlayamadı seni. Seni sevsem’de işte bu kadarım , sevmesemde. Ne daha fazla. Ne daha az. Senin bu labirentini çözmeye çalışıyorum Duvara çarpıyorum Çoğu şey algoritmalara göre hareket etmiyor. Hala saklıyor olabileceklerinden kaçamıyorum kıyıya? Oturmuyor taşlar. Neden her zaman her şeyi daha fazla düşünmek zorundayım ki? Yaşamım, uzun ve sıkıcı bir taşra şarkısı gibi Neredeyim ben? İnsanlar buna bir çok şey der Bir vizyon arayışı Ruhun karanlık zamanı , sendeleyen hayalar Ben boşluk demeyi tercih ediyorum. Herşeyin bir anlamı olması gerekmiyor nede olsa. Sevdiğim her şeyi mahvettin. Kendim dahil. Ve tabiki seni de. Düşünmekten kaçtığım , korktuğum herşey düşündürtüyor. Kalemlerin bile yazmak istemediği şeyler bunlar belki de. Benim beynim kustu tüm bunları. Benimle aynı olan bu keşmekeş dünyada. Derin bir boşlukta ve cevapsız girdaptayım. Gönderdiğin kitaplara dil olsam dahi anlatamam derdimi. Ha bu arada tanrım? İnsanlık yazıyı icat etmeseydi Sen nasıl kitap gönderecektin? Bigün karşı karşıya geldiğimizde bana hak vereceğin inancıyla yaşıyorum. Ne yani Tanrım? Bu korkunç dünyadan sonra bide cehennem mi var? Ya rabbi! Ya rabbi! Ya rabbi! Bu sefer sen işit beni. Sana kendimi şikayet ediyorum. Ne olur toparla beni. |