Güzelsin dünya...Boş bir masa, bir de kırık sandalye. Yüreğim gibi, köhne bir liman. Denizden esen hafif yel, yüzüme dokunur durur esamesi. Gül yüzlü bir güzel volta atıyor, her adımında güzellikten ruhumda bir iz kalıyor. Adı nedir, kimdir soramam, bakışları ahu, saçları siyah, bakmaya doyamam, doyamam. Gelip geçen yıllara intizarım var, böyle mi derdest eder beni, bu köhne limanlar. Yorgun gözlerimde hafif bir sızı, yine hayallere daldın ey sevgi arsızı Bir gün terk edip gideceğim ki, bu koca ıssızı, içimde bir ukde kalacak o gün. Sonbahar sarı, toprak haki, yine de bir umut gözlerimde sanki, yeniden doğacakmış gibiyim. Bir yudum insanız ki, ruhumuz firarda. Aklım karışmış sanki deli bir rüzgârda. Şu güzelin saçlarını okşayan rüzgâr, ruhunun içinde benim gibi çapkınlık mı var. Siyah bir perde çekilse önüme, yine veda etmem sevgiye, severim ölümüne. Hayal ederim tüm güzellikleri, düser kalemime. Kendi ardıllarımı toplayamaz oldum, ne çabuk geçti gençlik, öldüm ben öldüm. Yansa bedenim, savrulsa külüm, yine de sevdalıyım tüm güzelliklere, bitmez içimde ki, bu arsız zulüm. Siyahlar, beyazlar, maviler yeşiller, tüm renkleri harman ettim içimde süsledim sevgi ormanını, güneşte dem buldu, tüm renkler. Ahengi içimde, varsın dönsün bu dünya, yaşamak hem gerçek hem de biraz hülya. Efkar basıyor bazen isyan ediyorum, yine de seni ve içinde ki güzelliği çok seviyorum. Gelmişine geçmişine yandığım dünya. |