Peygamberimiz H.Muhammad Mustafa (s.a.v)in hatırasına ithafen. şiirler serisinin onikincisi
bize fikrimiz bile sorulmuyor nedense oysa biz bir medeniyetin adıydık eskiden bir hayat tarzıydık şimdi ötekiler hükmediyor bize bizi fişliyorlar durmadan belki bir başkaldırmanın adıdır yaşadıklarımız belki bir uyanmanın sancısıdır
biz, biz olmayı yitirdikten sonra oldu olanlar miskinliği gayrete tercih etmemizden sonra oldu gölgelerden kan sızdı sükunetimizin üstüne suçlarımızın kanıydı hem... sicim sicim gözyaşlarımızı dolayıp hoyrat ellerine gülüşlerimizin uçurtmalarını ötekiler uçurmaya başladı
rüzgarlar avare çıktı yalnızlığımızı duyduk bir uçtan bir uca çığlıklarımız anlamsız kalabalıklara tutsak edildi zaman onlara ayarlandı yelkovanlar da bunalım saatlerine
* efendimiz yirmi yaşında ficar muharebesi patlak vermişti cahiliye devrinde araplar arasında kanlı çarpışma ,cinayetlerin şiddet olaylarının kan davalarının her türlü hırsızlık, yolsuzlukların ardı arkası kesilmiyordu
kalpleri şefkat ,merhametten mahrum cemiyet hayatları hak ve hukuktan uzak insanlardan birbirini kırıp geçmekten başka zaten ne beklenebilirdi
öteden beri muharrem, recep, zilkade, zilhicce ayları araplarca mukaddes aylardı bu aylarda her türlü kötülüğün işlenmesi her türlü haksızlığın yapılması kan dökülmesi kesinlikle yasaktı bunun için haram aylar adıyla anılıyorlardı peygamberimiz yirmi yaşlarında iken katıldı dördüncü ficar muharebesine
ukaz panayırında yapılan dördüncü ficar muharebesine ebu talip katılmak istememişti kureyş’in diretmesi üzerine iştirak etmişti
muharebe sırasında ebu talip`in aziz yeğeni efendimizi bir iki defa yanına alarak götürmüştü ancak o, sadece atılan düşman oklarını toplayıp amcasına vermekle yetinmişti
çarpışmanın bir türlü son bulmadığını gören taraflar nihayet birbirlerine anlaşma teklif ettiler yirmi kişinin diyeti ödenerek fil tarihinden yirmi yıl sonra vuku bulan bu kanlı çarpışma da nihayet buldu böylece
son ficar harbinde çok kimse hayatını kaybetmiş oluk oluk kan akmıştı kabileleri arasındaki düşmanlık duygusu daha da bilenmişti
her an basit sebepler yüzünden büyük hadiseler çıkabilir adam öldürülebilir kabileler birbirine saldırabilir duruma gelinmişti
mekke`de dışarıdan gelen yabancılar için can, mal, namus emniyeti diye bir şey kalmamıştı isteyen istediği yabancının malını alır karşılığında tek kuruş ödemezdi
aciz ,güçsüzler her türlü zulme maruzdu bu vahşet saçan manzaraya bir çare bulunması gerekiyordu insanlık haysiyetine yakışmayan bu hareketlerin önüne geçilmeliydi ne yapılabilirdi
namus ehlinin haksızlık karşısında vicdanı ıstırap duyanların cemiyetin emniyet ve asayişini düşünüp duranların halletmek istedikleri meselelerdi bunlar
bardağı taşıran son damla yemen`in zebid kabilesinden birinin bir deve yükü malının şehrin ileri gelenlerinden as bin vail tarafından gasp edilmesi hadisesi oldu
zebidlinin yardım istemek maksadıyla çaldığı her kapı yüzüne kapatılıyordu sonunda ebu kubeys dağına çıkarak uğradığı zulüm ,hakareti kureyşlilere yüksek sesle haykırdı bu yüksek tepeden şehir halkını yardıma çağırdı
bu davet cemiyetin perişan halini düşünen kafaları uyandırdı derhal bir araya toplandılar bu yolsuzluklara bu gayr-ı meşru davranışlara çare aramaya koyuldular
bu konuda ilk kişi mekke`nin hatırı sayılır büyüklerini bir araya getirmeye teşebbüs eden ilk kimse peygamberimizin amcası zübeyirdi
haşim, muttalip, zühre, esed, haris, teymoğulları bir çoğunun iştirakı ile mekke`nin zengin, itibarlı en yaşlısı sayılan abdullah bin cudanın evinde toplandılar hil-fu`l-füdul cemiyeti kuruldu uzun uzadıya konuşup tartıştıktan sonra şu kararlar alındı
mekke`de ister yerlisinden ister dışarıdan olsun zulme uğramış kimse bırakılmayacak
bundan böyle mekke`de zulme asla meydan verilmeyecek zalime asla fırsat tanınmayacak
mazlumlar ,zalimlerden haklarını alıncaya kadar mazlumlarla beraber olunacak
cemiyet üyeleri bu ahidler üzerinde sebat edeceklerine dair şöylece yeminde bulundular
denizlerin, bir kıl parçasını ıslatacak suları kalmayıncaya hira ve sebir dağı yerlerinden silinip gidinceye kadar zulüm bu ahdimizde sebat edeceğiz
kurulan bu cemiyete hilfu`l-füdul adı verildi hilf" yemin füdul fazıllar demekti
sevgili peygamberimiz de henüz yirmi yaşında bir genç olmasına rağmen yaşlılardan teşekkül eden bu cemiyete amcalarıyla birlikte katılmıştı zulme karşı birleşmede görüşlerini müspet olarak izhar etmişti
bu, efendimizin genç yaşından beri olgun düşüncelere sahip olduğunun zulme karşı nefret duyduğunun henüz o zamandan beri kavmi ve kabilesi arasında büyük bir itibara layık görüldüğünün ifadesiydi
şefkat ve merhamet timsali efendimiz elbette peygamberlikle vazifelendirilmeden evvel de mazlumun imdadına koşacak bu hususta gösterilen gayretlere yardımcı olacaktı
çünkü o güzel ahlakı tamamlamak maksadıyla gönderilmişti öyle ise güzel ahlaka vasıta olan her gayrete kendisi de katılacaktı
ilahi risalet vazifesi verildikten sonra da kendisine katılmış olmaktan mezkur cemiyete duyduğu memnuniyeti şu ifadelerle beyan buyuracaktı
abdullah bin cudanın evinde yapılan yeminleşmede ben de bulundum bende yemin ettim bence o yemin kırmızı tüylü develere sahip olmaktan daha sevimlidir ben ona şimdi bile çağrılsam icabet ederim
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
boş vadilere düştü yağan yağmurlarımız şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
boş vadilere düştü yağan yağmurlarımız şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
ölmeyeceğimize inandırdılar dünya diyerek, hurdaya döndürdüler yüreklerimizi varlığımızı en asil tutkularımızı kendimizi bir ayarda tutamadık yabancı bir konuk olduk şimdi vakit geldi geçti
Cenab-ı Hak bizleri Yüce Resûl'ümüzün (sav) şefaatine nail olanlardan eylesin inşallah 🙏 Sayısız şiirlerinizle bizlere Yüce Resûl'ümüzü (sav) her zaman hatırlattığınız için Allah râzı olsun inşallah 🙏 Sonsuz selam ve dua ile. Allah'a emanet olun.
Yüreğinize ve kalemimize sağlık sizi ve güzel şiirinizi yürekten kutluyorum .Acı gerçekler keşke tek sevdamız Ahireti kazanmak olsa.Dünyadanda nasibimizi alarak Selam ve dua ile..
Merhaba hayata, güne merhaba Şiir güzeldi Biz de okuduk ve kutladık yürekten, yalansız ve riyasız Her günün şiir güzelliğinde olsun, gönlün huzurla dolsun, tüm şiirlerin müstesna, benzeri olmayan şiirler olsun Sonsuzluğun sahibine emanet olasın, sevgiyle, şiirle, dostça ve dahi hoşça kalasın
dünya diyerek, hurdaya döndürdüler yüreklerimizi
varlığımızı
en asil tutkularımızı
kendimizi
bir ayarda tutamadık
yabancı bir konuk olduk şimdi
vakit geldi geçti
Cenab-ı Hak bizleri Yüce Resûl'ümüzün (sav) şefaatine nail olanlardan eylesin inşallah 🙏
Sayısız şiirlerinizle bizlere Yüce Resûl'ümüzü (sav) her zaman hatırlattığınız için Allah râzı olsun inşallah 🙏
Sonsuz selam ve dua ile.
Allah'a emanet olun.