VUSLATSIZLIĞA SÜRGÜN
Gökyüzü kutsarken özlemini
Çaresiz bir ayrılık Aklım prangaya asılı Yüzümde hüznün görülmemiş fasılı Yollara dökülmüş kuru yapraklar Kaldırımda geceye küsmüş ay ışığı Ve biz Ayrıldık… Oysa koşacaktık mutlu yarınlara Yüreklerimiz öpüşürken Bedenlerimiz ölümsüzleşecekti Sevişecektik gözlerimizle Aşka bakire yüreğin Aşka yelken açtığında Sen, şen kahkahalar atarken Ben çoğaltacaktım sevgimizi Zor olmamalıydı sevmek sevilmek Şu yalan dünyada Tabulara inandık! Belki mutluluktan korktuk Başaramadık! Şimdi yüreğimde bir hüzün Yanında, bana gülen gül yüzün Unutulmuyor, yaşanacakken Benden esirgediğin bir gülüşün Hepsini, her şeyi unuttum Bütün sözlerini attım aklımdan Bende kalan, Yüreğime civi gibi çaktığın, Sevdamı giyotine koyan o son sözün Yıkılmak nedir bilir misin ey yar? Sevda vurgunu yemediysen nereden bileceksin Kalkmak istersin de neden kalkacağını bilemezsin Sensiz yaşanacak bir hayat için mi? Gece, gündüze, Gündüz, geceye vurgun Dün kayıp, yarınlar harapsa Ben güneş olsam sen ay Bir yanın hep karanlıkta kör kuyu Ferhat olup deleydim dağları, varaydım Şirin’e Tutaydım ellerini hiç bırakmadan Çöllere meydan okuyup koşardım yanına Ben Mecnuna, sen Leylaya nispettik Olmadı, olduramadım Sevda tanımamış yüreğine Aşk ekip büyütemedim Oysa ne zordur vuslat beklerken Vuslatsızlığa sürgün olmak. Ünal Türkoğlu |