Yokluğunla Yaşamaya Çok Alıştım
Masum bir düştü benimkisi
Sen deli tay gibi dolu dizgin Tutamadım, tutulmadın Kalbimi kırıp yorgun düşürdün Öfke bile duyamadım, umutlarımı kırdın, Mağrur kalbini uysallaştırıp sevdiremedim Durmadın, durduramadım Rüzgâr gibi savurdun kendini de beni de Acınası halime bir sendin kayıtsız Keskin bıçak gibi kestin, kurumadı kanım Tutmak varken ellerimi Kör kütük aşk sarhoşu edip Kahkahanla yıkadın kederimi Kanattın kalbimi susturdun kalbimi Bir gülüşüne verecekken canımı Savurup attın yaşanacak yılları Uçan kuşlar aşkımıza şahitlik edecekken Mavi gökyüzüne yazık ettin Sen gelmedin, ben getiremedim Ben gülmedim, sen güldüremedin Kemanın sesi bizim için ağlarken Derenin şırıltısı şiir yazıyordu Mısralarında yaşanmamış aşkın sözcükleri Gülmek kader olmalıyken azığımızda pişmanlık Dön maziye bak, kim kazandı dünü, yarını Hayat sevgiyi yaşayanlara güldü Bin bir gece masalı yaşanacakken Gönül evimi yıkıp çöle çevirdin Kalbime öksüz kalmayı öğrettin Gelme artık ben benden vazgeçtim Çünkü yokluğunla yaşamaya çok alıştım Ünal Türkoğlu |