2
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
388
Okunma
KERVAN YÜRÜR
Yol üstündeyim
Yürüyorum…
Bir çığlıktı ilk sesim;
Menzilimin başında
Çilelerin kaporası mıdır nedir;
Bilmiyorum…
Düşe kalka yürüdüm yıllarca
Bazen yoruldum, duruldum;
Bazen sürüm sürüm süründüm.
Burnumu sürttüm taşa toprağa
Burnum sürtüldü
Sürüldüm…
Kimseyi görmeyen gözüm
Hülyalar görür oldu
Rüyalar deryasında yüzer oldum.
Gözümü açtım
Gözüm açıldı;
Aksakallı, ak saçlı
Simalar gördüm!
Sonra sesler duymaya başladım gaipten;
Sala sesleri…
Ardından aşina esamileri…
Fark edemedik
Tökezleyip düştüklerini
Can dostumuz düştü yere;
Kaldıramadık…
Sonra teker teker düşmeye başladı yoldaşlarım
Kervan üzülmeye başladı
Üzüldük;
Üzüldü kervan…
Kervan yeniden düzüldü.
Yol uzadı yolcular uzadı…
Yeni yolcular,
Yoldaşlarıyla yola devam etti.
Kervan yürüyordu…
Bir ben kaldım kendime
Bu uzun yolda tek;
Çaresiz, garip, perişan...
Yoldaş olmaz oldu yoldaşlarım
Hepsi biçare, hepsi kendi kendine…
Her gün biri bir yerde
Birer birer düştüler.
Sanki artık düştüler…
Bakar dururum yollara
Önde kimler var diye
Azalmış öndekiler
Ön saflara gelmişim
Bunca yıllık ömrümü
Acep neyle delmişim?
Yol önümde uzarken,
Kervan bir bir üzüldü?
Arkamda yeni kervan
Ardımca hep düzüldü…
Hem önden giden yolcu
Hem de ardımdan gelen
Aynı yolda yolcular.
Önümüzden gidenler
Bizim için kolcular…
Şimdi Hakk’a koştular.
Dün bu yola düştüler
Kervan yolda düzüldü
Birer birer düştüler
Sanki bize düştüler…
26.11.2010
5.0
100% (3)