yoruldum be hayat// . . . büyüdükçe günahlarıma çocukluğuma kendimi anlatamamaktan, ateşlere her düştüğümde gölgelerimin bile beni terk eylemesine tanık olmaktan, kendini de alıp giden aşklarımın kalanı yalanı olmaktan ve düştüğüm her kuyudan bir değil bin yusuf daha çıkmaktan yoruldum... var mıdır ki, çocuk olup da masala kanmayan var mıdır, rengine uçurtma olup da rüzgara aldanmayan göçebe bulutlara yüklenirken yağmurun bereketli gözleri var mıdır, kuraklığında gökkuşağına kanmayan aysız bir geceden, cılız bir dereden yakamoz yolmayan yoruldum be yar… bir eksikken varlığın gün doğmadan yokluğuma bin fazla doğmaktan, kokusu lâl med-cezir akşamlarımda sahillerine vurmaktan, bacasız evimin yoksul duvarlarına tırnaklarımla adını kazımaktan ve yakası açık bağrımın sol yanında bize bir dünya kuramamaktan yoruldum bakışlarında kuytu kokunda yankı olmuşken yalnızlık güneşi yüklesen sırtına gelsen gölgelesen ısırgan tenimi ya da ay omzuma düşmeden, yıldızlar cilveleşmeden taksan güneşi koluna gelsen gelsen yıkasan sabahımın çamurunu, kirini yoruldum be hayat… bağıma üzüm, mahzenime şarap olup kederimi yudumlamaktan, yüreği hüzün segah akşamlarıma fasıl olamamaktan, eski bir aynada eksik bir bakış olmaktan ve insan olup ta insanlığıma yanmaktan yoruldum artık istersen bir de sen anlat senden dinleyelim ey hayat demi mi az şekeri bol olur sohbetinin bilemem ama bakalım bağdaş kurabilecek mi inancım inançsızlığımın üzerine istersen hiç yorma kendini biliyorum ki sende yoruldun be hayat… . . . // ilhanaşıcı |