Ölüm Dediğin Nedir SeninŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Covit 19 belası gibi sebepli sebepsiz ölümler ne çok sevdiğimizi hoyratça kopartılan bir gül gibi alıp götürdü bizden. Vakitli vakitsiz ardı ardı giden herkes gibi 17 Ağustos 1999 İzmit Körfezi depreminde yitirdiğimiz canlar için ve iki sayılı yılda vakitsiz ,rotasız uçan göçmen kuşlar gibi giden aynı yaş grubu yeğenim Eyüp Selim Yıldırım ile kuzenlerim Recep ve Hasan Kamacı için.Tüm ölenlere rahmet olsun.
Ölüm dediğin nedir senin? Bir kapı açılıp, sen de kondun önüne. Atı dehler gibi, dehlediler seni de içeri. Ne kırbaç gerekti, Ne de uçları sivri mahmuzlar. Merhaba dünya! Sen geldin. Sen akıllısın atın gemi senin elindeydi. Sevgi ile okşadın, atın başını. Bir de şeker verdin ağzına. Deh demeden, sürüverdin dağlara. Ne dağ, ne de ova kalmadı dolaşmadığın. Az gittin, uz gittin, oysa bir arpa boyudur gittiğin yol Koca evrende kaç kelebek ömrün var senin. Hepsi budur işte, girdin merhaba dedin. Atını koşturdun ve yolun sonuna dayandı koşmaların. Girdiğin kapıdan çıkmak üzeresin. Vuslata erdin mi, yolun sonunda bekleyenin oldu mu senin? Adı ölüm bunun, soğuk tınısı var. Gitme zamanındır senin. Sessizce dayanır kapına senin. Korkma anlattıkları gibi değil. Kuşburnunun dikenli dalını, Öyle burnuna sokup çıkartmak yok. Canını yakan hele hiç yok. Gül misli solarsın dökülürsün yaprak yaprak . Kapanır gözlerin usulcacık. Söner yağı biten kandil gibi, pat diye. Dudakların aralanır bir şey sorar gibi, Hani son bakış gibi, son veda sözcüğü de İnci gibi dökülür tane tane ellerine. Acaba diyebildin mi, elveda? Görebildin mi, son defa. Oysa yüreğim gibi gözlerimi de, Düşünmeden vermiştim ellerine. Ne görebildin ne de veda edebildin bana. Siyah bir çizgi çekildi önüne. Mühürlendi gül dudakların, söyleyemezsin. Derin bir sessizlik çöker üstüne. Odan son kez ışık huzmesiyle dolar yine. Sonrada sen, girdiğin kapıdan çıkmışsındır, sen. İşte ağıtlar yakılıyor adına Hoşça kal sevdiğim güle güle |