İKİ ÖYKÜ ARASI
Elem tohumları ekilmişti bir kez
Yeşerecekti elbet kötülük çiçekleri. Yaşlı çınar ağacı gövdesi altında Orkestrasını kurmuştu şeytan Tanıklık edecekti olan, bitene Dallarından kırılacaktı bir dev Dökecekti yapraklarını bir kasım sabahında Ağlayacaktı gazelinde rüzgâr Şeytanın gözyaşları postundan neşeli. Fırtına öncesi sessizliğin habercisiydi sanki Çığlıkları havada asılı kalan teleklerin savruluşu Can havli kanatların bıraktığı o tılsımlı hüzün Dinmeyecekti orkestra senfonisi Acıların aromasından... Ballayacaktı mührünü. Ve kurşunlar; yağmur gibi yağmaya başladı Sanki yıldızlar söndürülmüştü gecede Zikzaklar çizen şimşekler, fener misali Zifiri karanlığın lambası. Taş duvarlardan şarapnel parçaları kopuyor Yıldırımlar düşürüyordu gökler Boş kovanların sokaklarda sekişi Çalıyordu çocukların düşlerini Bozuyordu oyun havalarıyla Elindeki sevinçlerini Kanlı gözyaşlarına karışıyordu Çekiliyordu güz perdeleri Güneşin yası. En köhne yerinde çamuruna bezenmişti Bir çift göz gülümsüyordu acı, acı sokakta Fırından taze çıkmış ekmeğin kokusu Ucundan bir ısırık lokma tat Eskiye kalan buruk hatıra. Gür ormanların uğultuları dinmiş, Alacakaranlığa düşmüştü tan! Orta yerinden paslı bıçak yarası Öksüz, yetim ve de Kulpu kırık İki öykü arası. |
Anlam yüklü olunca ve yaşanmışlık sinince şiir başka bir boyuta geçiyor; tıpkı bu şiirde olduğu gibi.
Kutluyorum kardeşim.
Tebriklerimle...