MEZAR
Acı defterime birkaç kelime gözyaşı düştü bu akşam,
Gurbeti, hasreti, kederi, ne yaptımsa, Tahliye edemedim yüreğimin zindanlarından, Ömürlük hapse mahkûm bir suçlu gibi, Gölgemle sabır voltaları atıyorum hiç konuşmadan, Ellerinde kazma küreklerle gardiyanlar geliyor, Ruhuma mezar kazıyorlar gönül kafesimde. Kendi ellerimle sarıyorum kefeni bedenime, Ölmüşüm gibi uzanıyorum, çam kokulu tabuta Sonra Fatiha’mı okuyor, iki damla gözyaşı döküyorum, Doymak bilmeyen muhteris ruhumun üstüne. Dünyalık bütün hırslarımı, umutlarımı, acılarımı, Dolduruyorum benden kalan boş tabuta. Hepsini alıp gidiyor gardiyanlar. Herkes yaşadıklarımı, gördüklerimi biliyor, Bir ben, bir de Allah başka, Kimse bilmiyor hayâllerime, ideâllerime, Mezar olan yüreğimi. Kor kor yanan geçmişimin külleriyle, Yaşanmamış yıllarımı gömdüğümü. Sonunda bitti işte, buraya kadarmış hayat, İstesem de seninle devam edemiyorum artık, Sen kalıyorsun burada, ben gidiyorum. Yolun bundan sonrasını tek başıma yürüyeceğim, Elvedâ, yaşamadan yaşlandığım yıllarım, Allah’a ısmarladık ey hayat! Allah’a ısmarladık ey dünya! Beni özleyip arayanlara, yerimi soranlara, Kalbinde kin büyütüp, nefret kusanlara söyle Haşre kadar hepsini orada bekleyeceğim. Evim, yerim, yurdum, bütün varlığım, On metre kefen, bir kaç tahta ve ıssız bir mezar, Dünyalara sığmayan arzularımız, heveslerimiz, Gün gelir, işte bu sessiz, ıssız mezara sığar. #aslanyılmaz#sürgünadam# |