Beni anladığını söylersen...
Boyum, kapı kolunu geçeli
Gerçek kelimesi kadar gerçek dışı, Ve doğru kadar değişken günler içinde Patinaj yapıyor ruhum. Sağ-sol dar kafalı şovenizm, Dudağımda kara alaycılığı. Düzensiz dizilişlerde Açık kırığa katlanırcasına Katlandığım gerçekler. Nefes aldırmada zayıf Alçalan güneşlerle yükselen Küçük ürpermeler... Ayaklarını gövdesine kadar çekip çömelebilen Biri olamadım Ya da kanatlı ayakkabılarla gezen O insanlar kadar benzeyemedim Normale... An bile. Epeydir Kollarımı kavuşturduğum yerde Şişkin kanlı, çok uçlu bir yara, İçi irin. Geç-e-miyor kanıksanmış sancılarım. Nan-kör zamanlarda topladığım Kurumuş su kuyusu kadar ürkünç çıkarımlarımı Çitiyorum birbirine. Çittikçe büyüyor, yığılıyor üstüme. Neden buradayım, neden burada... Neden -bu kadar sığ- her söz, Neden -safi bencil- herkes... Beni duyduğunu söylersen Konuşmuş gibi yaparım. Anlatabilmiş gibi hatta. Hepimiz aynıyız söylenceleri, Kredi kartına on taksit sevmeler evreni içinde, Kapitalist köyün sosyalist çobanın kaderi, Kayıplarının ölü başlarına bakıp, Gülümsediklerini söylemek değil midir hep? Ekseriyete muhtaç fotoğraflar içinde Belli belirsiz Bir ’iyi ki’ düşüyor ağzımdan. Sebep tüm kurgulanmış aczime. Sürüngen bitkinin filizleri gibi Parlayıp sönen heveslerim. Ne zayi, ne kazanım... Masamda bir galon çaresizlik ayranı Nefesimde ihtimale doğru yol alan umutsuz bir tutku. Cebimde bir kaç kırıntı umut, Bir büyük paket kuşku. Beni anladığını söylersen Şaşırmış gibi yaparım. İnanmış gibi hatta... 14.07.22 Serpil Şen |
Birikimin edebi söylemle şölenleşmesi diyebiliriz
Tebrikler
Sevgilerimle