aşk kıvamı// . . . evet.., uyumadım uyku tutmadı uyuyamadım bu gecede… biliyorum “ne çok kahve içiyorsun” diyeceksin daha doğrusu yine, yeniden söylemeni ne çok isterdim eskiden olduğu gibi... uykuda bırakıp gitti beni, bana hatta bilmiyorsun ama tadım hiç olmamasına rağmen şekersiz ve çok daha sıkı, çok daha sert içiyorum kahvelerimi bu ara. "yak bir cigara daha” dedikçe de ciğerim sarıp, sarmalıyorum isi, dumanı biz niyetine içimdeki dehlizlere.. hem artık tütünümü de kendim sara biliyorum.. hatırlıyorum da ne çok gülerdin ne de güzel gülerdin ve derdin "asma yaprağını saramayan nasıl sarsın tütün yaprağını” güldükçede ne de güzel gamzelenirdin çerçevesizse, sessizce.. inan kesmiyor, kesemiyor artık beni yokluğunda sardığım hiç bir kucak, sarıldığım hiç bir dudak... evet… tutmadı, tutmadı yine tutunamadı uyku dün gece gibi bu gecede geceler yırtık, huysuz, uykusuz uykular delik, deşik sensizlik yine aç, yine susuz o kadar parçalanmış ve dağılmışım ki inanmayacaksın ama yıldızlar saydı beni bu gece ve sen yine yoktun aralarında… nereden mi anladım, hiç biri ama hiç biri gözümü alacak kadar parlamıyordu ya da ferim, ezberim kayboldu gittiğin günden beri bilmiyorum, bilemiyorum anla işte yoktun aralarında, yoktun yanımda.. yok.. yok.. yok.. ahh, aurası, aroması kahve kokulu tenine, telvesine köpük köpük uyaklandığım bir hatrına bin satır dudaklandığım sevgili şavkına, bakışına yakamozlandığım, ışıl ışıl teninde kürek kürek sandallandığım saçları yosun kokan sevgili... gelsen, sevsen yine ve eskisi gibi yine cezvelensek diyordum bir közün çıtırında, telvelensek, nefeslensek diyordum yine bir düşün dümen suyunda ve biz kadar yine aşk yine telve kıvamında.. . . . // ilhanaşıcımayısikibinyirmibir |
acı yürekte olunca bal oluyor dile kızsakta bir merhabaya hibe ediyoruz bütün acıları