BEDENİMİZ YAŞLANMADI YAŞLANAN RUHTUR İNSANA
yaşamın değerini ölmeye ramakta anlar insan,
kesildi mi nefesi,nutku tutuldumu anlar, işte o zaman bu basma tulumbada ne kadar geciktiğini hatırlar, tutamadığı ellere gider elleri tutmak istediği...ellere gider, ama nafiledir eller de başını alıp ondan etmiştir kendini...GİDER ramak kala anlar insan hayatı, bir iliğe kesilmişse yaşam, işte o zaman anlar, anladığında ise geç olmuştur, mitolojide antevorte geleceğini alıp gidecektir, ve bu büyük toprakların sen artık gördüğünden çok daha fazlasını göreceksindir, dost olacaksındır toprakla, arkandan ağıt eden olacaktır seni seven de, sevmeyen de, çünkü ölüm buluşturacaktır onları, ölüm iyiliği emredecektir son kez ve son kez bir şans daha isteyeceklerdir ondan, sevseler de seni, sevmeseler de, hepsi bakacaktır gittiğin yere, sen ise izleyeceksindir onları çok uzaklardan, yakından belki de, kim bilir ölüm nedir göçüp gitmek mi? yoksa yeniden başlamak mı hayata? gerçek midir ölüm,yoksa yitip gitmek mi sadece (bedenimiz yaşlanmadı yaşlanan ruhtur insana!!) |
Her yaz mevsimi çalışmak.
Oysa bir ağustos böceği olmak var,
Hiç dertsiz tasasız(!)
Kendini dünya yaşamının akıntısına bırakıp
Herkes gibi, kendinle boş olmak.
Ah!
Bir gül olup mis gibi kokmak,
Bütün haşerelere ve asalaklara hayat sunmak,
Ne kadar zor!
Bir arı gibi o çiçekten bu çiçeğe konmak
Her gün yeni bir ürün yapmak.
Tavşanın tüylerinin en ucuna çıkıp,
Aşağıdakilere "Boş bir evrende dönüp duruyoruz" demek,
Hayatla aynı anda yol almak,
Ne kadar zor! Ne kadar zor İNSAN OLMAK(!)...
İşte dostum insan olmayı yok oluşa ramak kala hatırlamasak keşke.
Eline, Kalemine, Emeğine sağlık.