KIRKLAR DEDE
Merzifon’un değerlerinden biri
Rahmet ve berekettir onun yeri Ölü değil onlar daima diri Eller ister çevirmez Kırklar Dede Yağmur yağmaz ondan hikmet beklenir Pilavlık bulgur yıkanır peklenir Ev ev gezilir kıyma yağ eklenir Seller olur bereket Kırklar Dede Mani söyleyip dedeye giderler Eşeği süsleyip yolda güderler Birlikte kabrinde dua ederler Diller Allah zikreder Kıklar Dede Oradan ayrılmadan yağmur başlar Islanır güler hüzünlenen kaşlar Dillerde dualar gözlerde yaşlar Çöller kurusa yağar Kırklar Dede Berber Enver sarhoş dedeye gider "Ne yatıyorsun kalk ta para ver" der Vermiyorsun diyerek birde söver Göller gibi derindir Kırklar Dede Rüyasına girer korkudan ölür Çişini tutamaz hallere gelir Annesi "yalvar" der affeder bilir Beller tutmaz hoşgörü Kırklar Dede Urumcuk köyü mezarlık yanında Rüyasında gören sever anında İslam’ın nuru dolaşır kanında Güller açar başında Kırklar Dede Sadık KARADEMİR MERZİFON’DA YAĞMURUN BEREKETİ ‘’KIRKLAR DEDE’’ Merzifon’umuzun önemli değerlerinden biri.Memlekete rahmet olmuş yağmış bir değer. Kabri Bahçecik eski adıyla Urumcuk Köyünün yol kenarındaki mezarlığının bitiminde, solda bulunan çeşmenin arkasında yer almaktadır. Yağmur yağmadığı aylarda bu dededen himmet beklenirdi. Topal Habik çocukların önüne düşerek ev ev dolaşarak evlerden Kıyma, yağ, bulgur gibi pilavlık malzemeleri toplarlardı. Sonra önde o arkada bir çocuklar ordusu dua etmeye kırklar dede’ye giderlerdi. Bir eşeği güzelce süsleyip üzerine de toplanan malzemeleri koyarlardı. Hep bir ağızdan: Eşek gelin olur mu Yer yağmursuz olur mu Yer yarılmış su ister Ufacıklar aş ister Şadan şudan ver Allah’ım Selli sulu yağmur ver Ekin dolsun ambar dolsun Madrabazın gözü kör olsuunn!.. Özellikle son dizeyi avazlarının çıktığı kadar bağırarak söyleye söyleye Dede’nin kabrine varırlar. Orada pilav yapılır, yenir. Yemekten sonra da yağmur duası yapılırdı. Halk daha yolun yarısında iken günlerdir gözükmeyen yağmur bulutları her yeri kaplardı. Öyle bir yağmur bindirirdi ki halk evlerine sırılsıklam dönerdi. Dedenin birçok menkıbesi vardır. Yakın zamanlarda olan bir menkıbesi şöyledir: Berber Enver gençliğinde dört arkadaşıyla birlikte bir gece iyice içkili bir vaziyette iken kalkın Dede’ye gidelim para isteyelim de bize para versin diyerek Kırklar Dede’nin türbesine giderler. -Dede bize para ver diye dua ettikten sonra para ararlar, bulamayınca Berber Enver: -Ulan dede olup burada yatıyorsun. Beş para veremiyorsun diyerek iyice bir de söver. Eve geldiğinde dede bunu rüyasında öyle bir sıkıştırır ki çişini tutamaz hale gelir. Gece yarısı hali daha da kötüleşince biraz okumuş olan annesine olayı anlatır. Annesi; -Oğlum, git türbesine yalvar. Onlar büyük zatlardır, cahilleri affederler der. Dışarıda güzel bir yaz akşamı vardır. Ay ışığı altında dedenin türbesinde dua edip yalvarmaya başlar. Tam o sırada kabrin arkasında ki buğday tarlalarını yararak kabre doğru hışımla bir şey gelmeye başlar. Bunu görmesiyle birlikte ayakkabılarını eline aldığı gibi beş kilometrelik yolu koşa koşa geçerek Ziraat Bankasının önüne kadar gelerek oraya düşer. Bekçi onu orada baygın bir şekilde bularak eve götürür. Gazi Mahbup Mahallesinde bir sokağa da adı verilmiştir. Bu değerlerimizin farkında olarak, onların insanlığa verdiği önemli katkılarla yaşamayı Allah bizlere nasip etsin. |
güzel bir eser
Kutladım yürekten, yalansız ve riyasız
Sağlıcakla