Göklerden Köklere(Yıldırımlar gibi koşup acele İki karış mezarıma yatırın Bırak kalsın hatırası ecele Şu üç günlük dünya denen satırın) Eskiden bin arzuyla geçse yıllarım derdim Hep büyümek büyümek büyümek hevesiyle Takvimler geldi geçti ömrümü yere serdim Akıp gitti hayatım bir katre su sesiyle Saatler ilmik ilmik vücudumu örseler O gülen gözleriniz halimi bir görseler Gece benim sürgünüm şehir bir siyah duvar Yürürüm adım adım yollarımda kör kuyu Şefkatli kollarınla sarıl bana dalgalar Ah ne zor yalnız çekmek matem denen korkuyu Gemiler ufuklarda küçülür yavaş yavaş Hammal olmak neyime gam yüklüyüm arkadaş Yeter artık yıldızlar kandilleri yakmasın Güneş üşütür beni zemheride eririm Ey hilâl o gözlerin melûl melûl bakmasın Yaşamak korkar benden ölümü ürpertirim Kurudu azar azar goncaları gülümün Bir arşın makberi yok yeryüzünde ölümün Senelerdir yaşadım hayat denen mahpusta Bir kum saati gibi eridiğimi gördüm Ahlâk bitmiş o Mecnun aşkı yitirmiş pusta Kalbime ağ misali ölü Leylâ’yı ördüm Kâbe duvarlarına çarpar aşkın hilâli Yaşamak insanların kudretli izmihlâli Yıllar yılı tepemde sermest sermest yürüyen İnsanlar alın benden şu delişmen başımı Seher de billûr gibi gözlerimi bürüyen Taşımı seyredeyim şu makbersiz taşımı Kalkın ölüler artık gök makberim makberim ! Size köhne o dünya bana bu mesut yerim ! k.a.gazioğlu |
Gönülden kutluyorum eserinizi.
Saygıyla..