UNUTTUKŞiirin hikayesini görmek için tıklayın "Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür" derler.
Ne oldu bize, hiç böyle değildik
Düğünü, derneği, toy’u unuttuk. Şehirde dört bir yana dağıldık Aileyi, akrabayı, boy’u unuttuk. Şehirde karıştırdık sapı samanı Kahvehanede öldürdük zamanı Darılmış bize Üç Köprü ormanı Odunu, gölüğü, mağ’ı unuttuk. Bilemezsin burda baharı güzü Anlamazsın hiç yokuşu düzü Bize düşen bir avuç gökyüzü Dereyi, tepeyi, dağ’ı unuttuk. Kiracıların bahtı karadan kara Para yetiştirmek zor bu andıra Nohut leblebi oldu, ahır mandıra Ağılı, çevliği, peğ’i unuttuk. Binaların hepsi birbirine nâzır Havası suyu, mezarımızı kazır Banyoya gireriz sıcak su hazır İbriği, leğeni, çağ’ı unuttuk. Pencerelere çifte cam yaptık Üstümüze mökkem dam yaptık Eksik bırakmadık tam yaptık Közmeği, bacayı, loğ’u unuttuk. Televizyon oldu göze perde Buralar çare olmuyor, derde Hani orak, tırpan, hani nerde Dirgeni, düveni, tığ’ı unuttuk. Dilekçemi alıp götürün kadıya Tıktılar bizleri küçücük odaya Çoluk çocuk uydular modaya Tiftiği, postu, yuğ’u unuttuk. Kim kurtaracak bizi buradan Tek umudumuz yüce yaradan Ekmek katkılı, sebze seradan Tarlayı, bahçeyi, bağ’ı unuttuk. Hedikler pişer, kaynardı kazan Yağmur yağar, coşardı hozan Şehirler oldu bu oyunu bozan Yaylayı, obayı, köy’ü unuttuk. İnsanoğlu işte hafıza-i beşer Sonunda bize de ’nisyan’ düşer Ne kete yeriz ne kömbe pişer Yarmayı, bulguru, fiğ’i unuttuk. Dayan nâçar Hidayet, dayan Mazidir kalbimde kanayan Ninemin elinde tıngırdayan Çığrığı, kirmanı, iğ’i unuttuk. Hidayet GEDİK |