Sultanü'ş-ŞuaraZemheri ayazında beşerin bir incisi; Arz-ı endam eyledi, semalardan geçerek; Atide olmak için ehl-i kelam öncüsü; Selamladı herkesi aşk şarabı içerek. Doğar doğmaz başladı musiki ahengine; Sözün derinliğine, terennümün rengine; Varmaya gayret etti, üstatların dengine; Her bir şeyi ölçerek, her bir şeyi biçerek. Bezm-i Ezel’den aldı aşkla dolu badeyi; Dostun nazargahından nezaketi, haddeyi; Manaya meftun oldu, terk ederek maddeyi; Nefsi taşlara vurdu, Hak yolunu seçerek. Karacoğlan, Reyhani, Dadaloğlu, Neşet’i; Kendine rehber edip, sarf eyledi gayreti; Şairlik dergahında her gün artan kıymeti; Aleme izhar oldu inci, mercan saçarak. Kevn ü mekan cuş ile bu ahvali toyladı; Eflak ile Asuman şarkı, türkü söyledi. Güneş gibi doğarak bize teşrif eyledi; Bir Sultanü’ş-şuara, güller gibi açarak. Gergef gibi dizeler örüp, koyması için; Erbab-ı şuaranın hazza doyması için; Geldi, Osman abisi gurur duyması için; Şakıyarak aleme kuşlar gibi uçarak. Osman Bölükbaşı Dara |
Güzeldi eser
Kutladım yürekten
ÖMRÜNE BEREKET
ŞİİRLE KAL, SEVGİYLE KAL, HOŞÇA KAL