Emrah-ı HacSeyyah-ı Kutsi’de emrahım vardı: İklim-i zikrile tenden geçerdi; Meclis-i uşşakın dertli sermesti; Aşkın şarabını kanmaz içerdi. Çile talebini ferman eyledi; Dünya hayatını harman eyledi; Hakikate nefsi kurban eyledi; Gönül tezgahından rahmet biçerdi. İlime, irfana, aşka özenmiş; Zikirle, ihlasla Dostu bezenmiş; Arşın gölgesine kadar uzanmış; Her gecede yüz bin perde geçerdi; "Uhut Şehitliği" olan meydanda; Şüheda ervahı kutlu devranda; Misk-i amber içre kaldık bir anda; Sanki her bir yerde güller açardı. Muhammed Mustafa darda kalmıştı; Mübarek bedeni yara almıştı; Şifa için hemen ine dalmıştı; Orada gül ile reyha saçardı. Aşk-ı muhabbetin iki mekanı; Bizi bizden aldı, ettik figanı; Gördüm ki dostumuz terk etmiş anı; Tayy-ı mekan olmuş, Hakka göçerdi. İblisi küstürdü, nefsini kastı; Aşkın dergahına postunu astı; Hak yoluna çıkmış bu Allah Dostu; Zikr ile meşk edip, göğe uçardı. Osman Bölükbaşı Dara |
Can-ı Gönülden Tebrik ederim
İhlaslı güçlü kalemin,yüreğin var olsun.
Sağlıklı bir yaşam dileğimle,
Selamlar Sevgiler.