Dil Eski Bir Ölüdürgözlerimi belirgin bir renkle açamadım ilkin savaşı kuran belleğin orta yerine çakılmış benliğimi menzilin her yerine istilaya yollayan bağıntılar söz, Merkür kadar hızlı ne yapsan ayrılıyor yollar melankoli ve coşkuya düşünür, bulurum sebebini öyle analitik bir ağrı ki yüreğimi sınırlandıran tutarlı fikirler gibi öne sürüyorum yitişi bitik uygarlıkların bozulan geometrisinde tutunmaya çalışıyorlar erdemler; kasvetin sonsuz savunucuları asla değişmedi çarmıha geren sabitler birdenbire karanlık bastı algının renklerini obsidyen kenarları var zihnin, kendini yayarken bir başka belleğe değen anlamlanması gerekirdi böyleyken vahşi döngünün büyük kötülüğün yıkamadığı rotasyon nedir adı? nedir kökeni? tanrıyla aranı açan kadim geleneksel sonsuz çekiliş başlar yıkıma uzanır onca katman belleğin tüm metrisleri yağmurun akışıyla dolar rüzgarlar eser içinden yıkılır anlamları tutan duvarların geometrisi kuruyup gitmeyen özü yok mesela yaban arılarının tapınmasız bir tanrıyla renkler arasında göz göze gelebilir savaş biterken diyecek hiçbir şeyin olmamıştır |