ŞAŞTI ERDEM
Bir gün düşeceksin bir izbeye
Aç yatacaksın, yanında kalmayacak kimsen Uyuşacak beynin, nefsini hapsedecek maddelere Toprağında kan, memleketin dört tarafında keder Benliğini ateşler içine atan çaresizlik vurmuş yüzüne Kirli eller bulaşır düşlerine Dayanılmaz bir yüktür gözlem Yaşarken umudu sönenler, Anlatılmaz hüzünle ölürler Canına tak eder yoksulluk, bu günler de böyle kahreder Kalem dile gelir, anlatma deyip kaçar vazifesinden Matem gibi sessizlik hakim halime Senelerini sevdiklerine verenler yazılmaz tarihe Düzene eğilenler ezilecek burjuva nezdinde Hiç bir değerin yokken adaletsiz yaşamak beynini kemirecek Yırtık ayakkabıyla sevda peşinde koşarken gideceksin bir abinin izinden Masum hayallere illegal çareler deva olurken yanacak güzellikler Endişe hükmetmiş zihnine, bir yol ararken yok karine Nevaleyi sararken sarf ettiğin teraneler nafile Fazla rafineyken sen o işler sana düşmez Yineledi ve dedi ki yarınlarına hafakan zaviyen Alışkanlığına tabiyken mahpus damı var minvalinde Maneviyatın ürkmüşken sarsılmış gerçeklikler Hırs köreltti tüm insanlığı, yok oldu güven Hınç yönlendirdi vicdanını, sonun olur bu dümen Vazgeçtiğinde gecikeceksin, bekler karanlık bir hücre Kaderine küfrederken güç zehri nüfuz edecek Gönlünü terk ederse hüsün filizlenir fitne Belki de bir daha dönmez hiç, yakana yapışır lanet Dağladı yüreğimizi haile bir hadise Tüm algıyı saptırdı, onca vebal üstünde Bir gün kül olacaksın, okunmayacak esamen Yeterince ödün verdik kendimizden, karıştı kafa şaştı erdem |