SUBAY ORDU EVİNDE DÜĞÜN
*Yağmurlu bir gün ve gök kubbe, olacakları önceden biliyormuş gibi, damla-damla gözyaşı döküyor...
*Genç bir subay hayat arkadaşını bulmuş mutlu, çünkü orduevinde onunla düğün ediyor... *Orduevinin duvarları çalınan yüksek sesli müzikten ve çalıp oynayanlardan sanki tempo tutmuş gibi, şakır şakır titriyor... *Orduevinin kapısındaki Mehmetçiğin derdi başka, nöbet tutuyor ve teskereye gün sayıyor... *Mehmetçik Mehmet, bir taraftan yavuklusunu hatırlamış, hayalinde ona şanlı-şerefli bir düğün yapıyor; Bir taraftan da, kapının önünde birikmiş başı örtülü kadınları içeriye sokmama yasağını uyguluyor, *Damat olan genç subay, şaşkın şaşkın etrafına bakıyor ve yalancı gülücüklerini etrafına dağıtıyor, Ciğerleri parçalanmış gibi ve yuvasından fırlamış gözlerle, ara sıra kaçamak yapıp dış kapıya göz atıyor.. *Gelinin ve damadın başı örtülü anne ve akrabaları, ara sıra açılan dış kapıdan içeriye bakıyor. *Başları örtülü diye içeriye alınmamalarının ağır faturasını, yağan yağmurla ritim tutmuş gibi, göz pınarlarından sel akıtıyor... *Düğün, böyle başlayıp ve böylece sürüp, “LAİK DÜĞÜNÜ” olarak böylece bitip gidiyor.. Ve böylece, yirminci asrın son çeyreğinde; “İrtica, bir defa daha engelleniyor ve vatan bir defa daha kurtuluyor!.. “laik ( veya laikçi) bazı kişilerin namusu!..” İRTİCACILARIN ELİNDEN, BİR DEFA DAHA böylece kurtuluyor; Herkes, kendi vicdanı ile baş başa kalarak.. evine doğru; kimi neş’eli, kimi üzgün dönüyor... SUBAY ORDU EVİNDE DÜĞÜN ŞİİR NO: 121 * 25-12-2008 Gelin, düğününde gözleri nemli, Şimdi; hem çok mutlu, hem çok kederli; Gök; bunu biliyor, önceden belli, Gökler de ağlıyor, yağmur temelli... Nöbetçi der: Bu komutanın emri, Başı örtülü, giremez içeri... *** Gök durmaz boşalır, rahmeti sağar, Ağlayan buluttan, çok yağmur yağar; Kapının önünde, nice göz ağlar, Gözlerden akan yaş, ciğeri dağlar... Nöbetçi der: Emri komutan sağlar, Nöbetçiyim, ben, “beni, emir bağlar...” *** Her iki ananın, akar göz yaşı, Bu ağıta sebep, örtülü başı; Ürkütüyor, bu bez’in bir metresi, Gözlerinde kaldı, düğün hevesi... Komutan der, "Kabul edin gerçeği," Çünkü emir, laikliğin gereği... *** Gözyaşları; yağmur, yağmur yağıyor, Bulutlar ses vermiş, sağnak durmuyor; Başörtüsü, bu kapıdan girmiyor, Gönüller el-ele, vicdan sızlıyor... Halk der: Bu nasıl iş, aklım almıyor!.. Yalnız, bulut değil; vatan ağlıyor. Tarihsiz.. SAAT:05:10 Konak-İZMİR. Mürsel Münevveroğlu ([email protected]) |