Karavana
Mecalimi yolüstü bir konaklama
tesisin en ücra köşesine bırakıp kalkan otobüse yalnız başıma bindim ağzımı bıçak açmazdı eskiden dilim artık keskin bıçaklar gibi Sabır meyvesinin kabuğunu soyup yedim bitirdim bir çırpıda hayrı murat eden kalbimin gözleri oyup yedirdim bitirttim kapımdaki çakallara kalmadı hiç azığım Hucüm emri almış neferler taaruza geçti bir yolu olmalı yolu nihayete erdirmenin acizim lakin bilinki bu aciz ser’inden geçti gayrı yeridir ağız tadıyla delirmenin aklımın odalarında bu kaçıncı karavana |