Ay'ın Gece Mavisiyle Dansı
Göze alıyorum
Ayın gece mavisinde Dansıyla Aynı saatlerde ölmeyi Rüyalarım Bir el bombasının Üstüne atlayıp Yoldaşlarımın yüzüne Dağılıyor Gök gövdemi Kanlı bir şehit gömleğine Benzetiyor olmalı Yoksa niye yağdırsın Onca belayı Bağsız yanlışlarım vardı Ki semirtiyordum onları Leziz şehvetimle Yoldaşlar, arkadaşlar Ve geride bıraktığım Tüm harami saltanatlar Rüzgarın getirdiği Kum tanesiyle geri gelip Çarpıyorlar yüzüme Ateş alnımda Gizil bir komplonun Gizemi kadar Sıkılgan duruyor Hançeremde hançerler Gözyaşları, gençlik acıları ve Aşk ağrısı Pişmanlıklarımdan bir binit yaptım Eşkıya ülkesine gitmeye Su, beni beğenmiyor olmalı Toprak bana tenezzülsüz Bir kader cıvıltısı olsa gerek Ömrümün aynasında Seyrettiğim hayalet Rüyalarım bakire bir toprağı Avuçluyor Şedit bir hazla Kara yağlar dökülüyor Ekranımın üstüne ’Bu yüzden buğuludur Kıyısında yaşamayı seyrettiğim Pencerem’ Bu kadar kolay olmamalıydı oysa Göğün emsalsiz lacivertliğine Yazacağım şarkılar Göze alıyorum işte Ay’ın gece mavisinde Dansıyla Aynı saatlerde ölmeyi Tetiksiz bir parmak büyüttüm Adına ’Kaleşnikof’ deselerde Gizemsiz rüyalarım oluyor Arkasında bayat fonlar Radyoda arabesk Ekranda Arap çığlıklar Ruhunun karanlığına Beyaz adam olanların Öğreneceği çok şey olabilir Bele sarılmış bir T.N.T.’den İntihar silahıyla vurulabilir ancak Puştlar, puşt doğanlar Ötesi mavi bir Sevda düzeneği Mor dağların ardından Çağlaya, çağıldaya Akan yüreğim Ötesi ölümse Ölüme gülümse Nisan 2003 Şükrü ÖZMEN |
Göze alıyorum
Ayın gece mavisinde
Dansıyla
Aynı saatlerde ölmeyi
kurdelası takılmış zaten...
söze ne hacet...