BIRAKIN BENİ
Kızılırmak sallanır bir gelin gibi
Sonra sarılıp uyur düşlerime Ayaza çekmiş kış gibi üşütür bedenimi Erimek isterimde bırakmaz beni soğuk... Kaşlarını çatmış virane bir bina görürüm Ağlamaklı çatısı düşecek gibi durur Elleri ile tutmak ister ama nafile Ha düştü ha düşecek dizlerinin önüne Sonra bırakır kendini yerlere Soluğu tükenmiş bir baca gibi öksürür İslenmiştir üstü başı ama kimin umurunda… Heyhat diye seslenir bir anda kapı gıcırtısı Kulakları tarumar edercesine incecik Ve dahi bir o kadarda kaskatı bir tokmak... Önünden geçen hayvanlar oynaşırlar İnsanlar gibi konuşur hal hatır sorarlar Havayı koklarlar ve verirler ılık nefesi göğe Arkalarında kımıldar kuyrukları sağlı sollu... Belki bedenimi kaplayan korku yüzleşirim Belki karşılıklı dövüşür belkide pes ederiz Ağlaşırız masanın etrafında karanlık gece ile Ve söveriz belkide şeytanın yazdığı kaleme Doğmamıza mı yoksa ölmemize mi yanalım Yahut türküler mi söyleyelim her şeye inat Yoksa sabırla yoğrulup girelim mi can ateşine Hezeyanlar dökülür dişlerimin arasından Ne dediğimi bilmeden kerpiç gibi kelimeler Birbiri ile bağlantısız nihayetsiz cümleler Bırakın beni bırakın beni bana Şöyle bakayım göz kırpan yıldızlara Oturayım umarsızca bulutların tahtında Sonra hülyalara dalayım sarı kızın kucağında Yalnızlığa terkedin sevgilinin salıncağında Bırakın beni bırakın buralarda Bırakın beni gidin yalnızlar sokağında |